Koyu Switch Mode

Number One Zombie Wife [Novel] 78. Bölüm

A+ A-

Çevirmen: Khentimentiu


 

Siyah kıyafetli adam başını salladı. 

 

Mu Yi Fan, siyah kıyafetli adama baktı ve vücudunda yaşayan bir insanın kokusunu almadığını fark etti. Üstelik kendisine benzeyen bir tür algı hissetmişti. Bu, zombi ile zombi arasındaki karşılıklı his gibi bir şeydi. Daha önce bunu fark etmemişti çünkü aklı hep Zhuang Zi Yue ile meşguldü, başka şeyleri düşünecek hâli yoktu. 

 

Ayrıca bu zombi orta seviyeye ulaşmış gibi duruyordu ama hâlâ konuşamıyordu. Muhtemelen rütbesi Mu Yi Fan’dan daha aşağıdaydı. Garipti. Daha kıyametin başındaydık ama ortalıkta bu kadar bilinçli zombi geziyordu? Bu “şarlatan doktor” da nasıl zombiyle yan yana duruyor öyle? 

 

Siyah kıyafetli adam, Mu Yi Fan’ın yanından geçerken onun da zombi olduğunu fark etmişti. Bu yüzden arabaya binerken biraz tereddüt etti. Ama Mu Yi Fan’ın normal bir insan gibi davrandığını görünce, hemen arabaya bindi. 

 

“Mu bey, çok teşekkür ederim,” dedi Zheng Guo Zong, ön koltukta oturan Mu Yi Fan’a. 

 

“Rica ederim, eşinizi nereye gömeceksiniz?” 

 

“Memleketimde bir mezarlık var, G Şehri’ne 50 kilometre uzakta. Mu bey, eğer sizin için uygunsa, bizi oraya götürebilir misiniz?” 

 

Mu Yi Fan, “Shui Köyü” adını duyunca hemen romandaki Zhan Bei Tian’ı hatırladı, karanlıkta bir an duraksadı sonra gülümsedi,  

 

“Uygun tabii, zaten gidecek başka bir yerim yok. Ama bak doktor bozması, sana bir şey söylemem lazım, eşini gömemezsin, yakman gerekiyor. Aksi hâlde vücudundaki virüs toprağa bulaşır ve yayılır.” 

 

Zheng Guo Zong şaşırdı, “Tabuta gömsek bile toprağa bulaşır mı?” 

 

“Evet. Bu virüsü hafife alma.” 

 

“O zaman doğrudan krematoryuma gidelim.” 

 

Mu Yi Fan başını salladı, “Şu an krematoryumlar dolup taşıyor. Cesetleri yakmak imkânsız hâle geldi. Hem çok tehlikeli. Bence hiç uğraşma, burada kendi başına yak.” 

 

Zheng Guo Zong, siyah kıyafetli adama döndü. Adam başını sallayarak onayladı, “My bey’i dinleyelim.” 

 

Mu Yi Fan önce benzinlikten yakıt aldı, sonra Shui Köyü’ne doğru sürdü. Ancak yolda zombiler yüzünden trafik tıkanmıştı ve köye vardıklarında hava kararmıştı. 

 

Shui Köyü gayet sakin bir yerdi. Dış dünyada neler olup bittiğinden haberleri yok gibiydi. İnsanlar hâlâ birbirini ziyarete gidiyor, yaşlılar ağacın altında geçmişi anıp gülüyordu. Ortam oldukça huzurluydu. 

 

Bu manzarayı gören Zheng Guo Zong iç çekti, “Keşke burası hep böyle kalabilse.” 

 

Mu Yi Fan gülümsedi, eşinin cesedini yakmasına yardım etti. İşleri bitirdiklerinde gece saat üç olmuştu. 

 

Zheng Guo Zong kararsız kaldı. Köyde kalmak istiyordu ama siyah kıyafetli adamın Mu Yi Fan’a zarar vermesinden korkuyordu. 

 

Mu Yi Fan onun endişesini fark etti: “Hey, şarlatan doktor, rahat ol. O beni ısırmaz.” 

 

Eskiden olsa Zheng Guo Zong’u düşünmez, çekip giderdi. Ama artık gidecek yeri yoktu. Villasında Zhan Bei Tian vardı, oraya dönse kesin ölürdü. Otele gitse, buz gibi bir yer, kimse yok, konuşacak insan yok… En iyisi burada kalmaktı. 

 

Zheng Guo Zong şaşkınlıkla baktı, “Sen onun seni ısırmayacağını nereden biliyorsun?” 

 

Mu Yi Fan dürüstçe cevapladı, “Çünkü ben de onun gibiyim.” 

 

Artık saklamanın anlamı yoktu. Zaten siyah kıyafetli adam söylemese de, bir şekilde anlaşılırdı. 

 

Zheng Guo Zong’un gözleri faltaşı gibi açıldı, “Ne? Sen de mi öylesin?” 

 

Mu Yi Fan başını salladı. Zheng Guo Zong endişeyle konuşmaya başladı. 

 

“Ama sen normal bir insana benziyorsun. Hem konuşabiliyorsun da, oğlum konuşamıyor. Onu senin gibi yapmanın yolu var mı?” 

 

Bu sırada Zheng Jia Ming, elindeki işi bırakıp Mu Yi Fan’a umutla baktı. 

 

Mu Yi Fan onu rahatlattı, “Merak etme, zamanı gelince her şeyi anlatacağım.” 

 

“Gerçekten mi?” dedi Zheng Guo Zong sevinçle. 

 

“Elbette. Sadece eskisi gibi sessiz kalmayacak, konuşacak.” 

 

“Peki hâlâ insanları ısırır mı?” 

 

“Bu biraz zaman alır. Vücut belli bir noktaya gelince canlı insan etine karşı iştahı kalmaz.” 

 

Zheng Guo Zong gözyaşlarını sildi, “Harika! Jia Ming, yakında tekrar normal olacaksın!” 

 

Zheng Jia Ming babasının omzuna dokunup onu teselli etti. Mu Yi Fan, Zheng Guo Zong’un bu kadar sevindiğini görünce gerçeği düzeltmedi. Ama fırsatını bulduğunda söyleyecekti, Virüs tamamen temizlenmedikçe normal insana dönmeleri imkânsızdı. 

 

Zheng Guo Zong üst katta Mu Yi Fan için bir oda hazırlamaya çıktı. Zheng Jia Ming ise telefona birkaç kelime yazıp Mu Yi Fan’a uzattı. 

 

Doğruyu söyle, gerçekten eski halimize dönebilecek miyiz? 

 

Mu Yi Fan başını iki yana salladı, “Dışarıdan bakınca sıradan insan gibi olacağız ama vücudumuzda hâlâ virüs olacak. İnsanlar bizi yok etmeye çalışmaktan vazgeçmeyecek.” 

 

Zheng Jia Ming bir daha yazdı. 

 

Peki gerçekten biz neyiz?  

 

Mu Yi Fan onun maskeli yüzüne baktı ve tek kelime söyledi. 

 

“Zombi.” 

 

Zheng Jia Ming’in telefonu yere düştü. Uzun süre şoktan kendine gelemedi. 

 

Böylece Mu Yi Fan, Zheng Guo Zong’un evinde kalmaya başladı. Zheng Jia Ming, Mu Yi Fan gibi kendini kontrol edemediği için babası onu genellikle üst katta tutuyordu. Dışarı sadece babası uygunsa çıkıyordu ama o da kalabalık yerlere götürmüyordu. Genellikle tarlalara gidip rüzgarı seyrediyor, kırsalın manzarasına bakıyordu. 

 

Mu Yi Fan, Shui Köyü’ne geldiğinden dört gün sonra artık dayanamayacak kadar acıktığını fark etti. Bazen neredeyse Zheng Guo Zong’a saldıracaktı. Kendisini zor tutuyordu. Çünkü artık hiçbir şeyin tadını alamıyordu, sadece canlı insan eti iştahını kesebiliyordu. Ama insan yiyemezdi. 

 

Biraz düşündü. Hayvan etiyle idare edebilirdi, ama sadece balık midesine uygundu. Eskiden çiğ balık (sashimi) yerdi, o yüzden onunla doyabileceğini düşünüyordu. 

 

Ama gece vaktiydi. Nereden balık bulacaktı? Zheng Guo Zong’u da uyandırmak istemedi. 

 

Sonra aklına tarlanın yanındaki balık havuzu geldi. Evde biraz malzeme aradı, sadece bir sinek ağı buldu. Onunla basit bir kepçe yaptı, biraz da pirinç alıp balık tutmaya çıktı. 

 

Evi terk ettiğinden beri birinin onu izlediğini hissediyordu. Üstelik insan eti kokusu burnuna geliyordu. Etrafta başka evler de vardı sonuçta. 

 

Pirinçleri göle serpti. Telefonunun ışığıyla balıklara baktı. Balıklar yaklaşınca ışığı kapattı, ağını aldı, tam balığı çekecekti ki… 

 

“Orada kim var!” diye bir ses duyuldu. 

 

Mu Yi Fan irkildi, neredeyse suya düşüyordu. 

 

İlk kez balık çalacaktı, hemen yakalandı! Şansa bak! 

 

Arkasına döndü, yaklaşan uzun bir adam gördü. Karanlıkta sadece hasır şapka taktığını, üstsüz olduğunu, pantolonunun paçalarını kıvırdığını ve çıplak ayakla yürüdüğünü seçebildi. 

 

“Abi senin haberin yok herhalde, insanı böyle korkutmazlar!” 

 

Adam sustu. Sonra sordu, “Balık mı çalıyorsun?” 

 

“Ne çalması ya!” dedi Mu Yi Fan. “Sadece yürüyüşe çıktım, uyuyamıyorum da…” 

 

“Evde yiyecek yok mu?” 

 

“Var ama… damak tadıma uymuyor.” 

 

“Ne yemek istiyorsun?” 

 

Mu Yi Fan cevap vermedi. 

 

Adam tekrar konuştu, “İstersen balık tutayım sana.” 

 

“Ha?” demeye kalmadan adam göle atladı. 

 

Yarım dakika geçmeden, elinde bir balıkla suyun yüzeyine çıktı. balığı kıyıya fırlattı, suya düşen şapkasını aldı ve kıyıya çıktı. 

 

Mu Yi Fan sordu, “Abi iyi misin sen?” 

 

Adam el salladı, “İstersen pişireyim de yer misin?” 

 

“Yok, böyle yiyeceğim.” 

 

“Çiğ mi?” 

 

“Evet, dilimleyip sashimi yapacağım. Sashimi biliyor musun?” 

 

“Bilirim, ama kızartması daha güzel değil mi?” 

 

“Ben sadece çiğ yiyebiliyorum artık.” 

 

Adam sustu. Sonra hiç konuşmadan uzaklaştı. 

 

Mu Yi Fan arkasından bağırdı, “Abi sağ ol balık için, ben Ming ailesinin evinde kalıyorum, biliyor musun orayı?” 

 

Adam cevap vermedi. Zaten çoktan gözden kaybolmuştu. 

 

Mu Yi Fan mırıldandı, “Ne garip bir adamsın sen. Ama… onun canlı insan eti kokusu öyle güzeldi ki… Tıpkı Zhan Bei Tian’ın kokusu gibi. Aklım çıktı, resmen ısırmak istedim.” 

 

Balığı kaptığı gibi eve döndü ve sashimi yaptı. 

 

Ama biri onu izliyordu. Islak bir figür, evin köşesinden gözetliyordu. Pencereden, Mu Yi Fan’ın balığı doğrayışını izledi. İşi bitince çekip gitti. 

 

Mu Yi Fan dışarı çıktı, kimse var mı diye kontrol etti. Sonra içeri girip balığı mideye indirdi. 

 

Gerçi tat yoktu ama en azından karnı doymuştu. Sonunda rahat bir uyku çekti. 

 

Ertesi sabah kahvaltı yapan Zheng Guo Zong’a selam verdi, sonra birden daldı, geceyi hatırlayıp sordu. 

 

“Ya bu arada, senin adın neydi?” 

 

Zheng Guo Zong güldü, “Zheng Guo Zong. Adımı sormak aklına şimdi mi geldi? ‘Şarlatan doktor’ demeye alışmıştın.” 

 

Mu Yi Fan gülümsedi, “Adın Zheng Guo Zong, o zaman oğlun Zheng Jia Ming, değil mi?” 

 

“Evet.” 

 

Mu Yi Fan, bu ismi tekrar tekrar mırıldandı, “Zheng Guo Zong, Zheng Jia Ming, Zheng Jia Ming…” 

 

Sonra birden irkilerek bağırdı,

 

“Anam! Şarlatan doktor senin oğlun… Zheng Jia Ming mi?!” 

 

Etiketler: novel oku Number One Zombie Wife [Novel] 78. Bölüm, novel Number One Zombie Wife [Novel] 78. Bölüm, online Number One Zombie Wife [Novel] 78. Bölüm oku, Number One Zombie Wife [Novel] 78. Bölüm bölüm, Number One Zombie Wife [Novel] 78. Bölüm yüksek kalite, Number One Zombie Wife [Novel] 78. Bölüm light novel, ,

Yorum