Çevirmen: Khentimentiu
Mu Yue Cheng yardım edeceğine söz verince, Mu Yi Fan neşeyle salona geri dönüp yemek yemeye devam etti.
Keyif yerinde olunca çorbanın tadı da ayrı güzel geldi tabii, iki kâse tavuk suyu çorbasını iştahla içti.
“Chen Amca, tavuk suyu çorban şahane olmuş, ellerine sağlık!”
Chen Dong hayatında ilk kez yemekleri övülünce gülümsedi, masayı toparlayıp bulaşıkları yıkamak üzere mutfağa geçti.
Mu Yi Fan da bitmemiş tabakları alıp mutfağa taşıdı. Salona geri döndüğünde ise Zhan Bei Tian’ı telefonla konuşurken buldu.
“Bir şey öğrenebildin mi?”
Zhan’ın telefon konuşmasını yanında yapmasından cesaret alan Mu Yi Fan, sanki hiç ilgilenmiyormuş gibi televizyona gözünü dikip kulağını dört açtı.
Zhan Bei Tian, köy muhtarının evinden döndükten sonra, kendisinden daha yüksek fiyat verenleri araştırmak üzere birilerini göndermişti. Bu konuşma da büyük ihtimalle onunla ilgiliydi.
“G Şehri’ndeki Mu Teknoloji Grubu’ndan biri miymiş?” Zhan soyadını duyar duymaz gözlerini Mu Yi Fan’a çevirdi.
Mu Yi Fan, gözünü televizyondan ayırmadı ama kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başladı.
“Mu Grubu mu? Ne oluyor yahu…”
Yoksa babam Mu Yue Cheng ya da kardeşim Mu Yi Hang mi işin içinde?
Eğer gerçekten onlarsa, demek ki pes etmemişler, Mu Yi Hang’i de ikna etmişler. Ama Yi Hang şirket hisselerini satmaz. O zaman muhtemelen kendi birikimlerinden alıyorlar. Yani kıtlık günlerinde rahat yaşayacaklar. O sırada telefonun diğer ucundan cevap geldi.
“Evet efendim. Ayrıca öğrendim ki, bu kişileri gönderen bizzat Mu Yi Hang’mış. Hatta ülke genelinde pirinç topluyorlar.”
“Mu Yi Hang mı? Onun Mu Yi Fan’la ne ilişkisi var?”
Salon bir anda balkanlardan gelen soğuk havayla doldu. Mu Yi Fan olduğu yerde dondu kaldı.
“Üvey kardeşler.”
Zhan Bei Tian irkildi, gözlerini salonun bir köşesine dikti.Mu Yi Fan hafiften göz ucuyla ona baktı.
Kesin şüphelenmeye başladı. Büyük İhtimalle, ‘Bu Mu Yi Fan geçmişe mi döndü? Yoksa zombilikten kurtuldu da mı geri geldi?’ diye düşünüyordu kesin.
Ben olsam ben de şüphelenirdim. Koskoca elektronik şirketi ne alaka şimdi pirinçle?
Ama bir dakika… Ben bu kitaba ışınlandım ve gelecekteki Zombi Kral’ın bedenine girdim. Peki, bu bedenin asıl sahibi nereye gitti? Yok muydu acaba? Hay Allah…
“Patron?” dedi Xiang Guo tekrar.
“Mu Yi Fan hâlâ G Şehri’nde değil mi?”
“Hayır, generalle birlikte G Şehri’nden ayrıldılar.”
“Gözünle uçağa bindiğini gördün mü?”
“Evet efendim, adamım gördüğünü söyledi.”
“B Şehri’ne adam gönderin. Mu Yi Fan’ın her adımını takip etsinler.”
Bunu duyan Mu Yi Fan içinden derin bir ohh çekti.
İyi ki babasına birini kendi yerine rol yapması için ayarlattı da G Şehri’nden ayrılmış gibi gösterdi. Zhan’ın onu takip edeceğini biliyordu. Dün Li Qing Ming’in evinden ayrıldıktan sonra bile sokaklardan ve AVM’lerden kaçınarak yürüdü. Adam bildiğin GPS gibi!
Zhan Bei Tian telefonu kapatıp düşüncelere daldı, Mu Yi Fan televizyona gözünü dikmiş gibi yaptı ama aklı çoktan başka diyarlarda gezintideydi. Tam o sırada dışarıdan biri bağırdı,
“Chen Dong evde mi?”
Mu Yi Fan, köy muhtarının sesini tanıdı.
“Evdeyim muhtarım!” Chen Dong hızlıca kapıya doğru ilerlerken yüksek sesle seslenmişti, kapıyı açıp muhtarı görünce de yüzü güldü.
“Hayrola muhtarım, bir sorun mu var?”
“Sizde kalan misafiri görmeye geldim.”
“Zhan Bey’le Küçük Mu’yu mu diyorsunuz?”
Muhtar başını salladı.
“Zhan bey, Küçük Mu, köy muhtarı sizi görmeye geldi!” Bu sırada Muhtar salona girip ikiliye gülümsedi.
“Yemek yediniz mi gençler?” dedi. Zhan Bei Tian direkt konuya girdi,
“Muhtar, satın alma işiyle ilgili mi geldiniz?”
“Evet… Hani siz benim evden ayrılırken beş kişiyi gelmişti ya… Onlar sizden daha fazla ödeme yapıyorlar. Acaba siz de fiyatı biraz arttırabilir misiniz?”
Zhan Bei Tian, bacağını diğerinin üstüne atarak soğukkanlılıkla cevapladı,
“Muhtarım, sadece pirinç değil, sizin köyden sebze, meyve, tavuk ne varsa almayı düşünüyorum. Ama pirinci başkasına satarsanız, kusura bakmayın, ben diğer şeyleri de başka yerden alırım.”
Aslında bu köye gelmesinin sebebi, köyün hasadının bol olmasıydı. Ama diğer yerlerde de iyi hasat olduğundan mal almak kolay sayılırdı.
Zhan Bei Tian köyde üretilen her malı almak istiyor, buna çabuk bozulan sebzeler de dahil tabii. Diğer adamlar sadece pirinci almak istediği için muhtar daha fazla kâr için buraya gelmişti. Ama bizim yakışıklı başrolümüz farklı. Onun özel alanı var, her şeyi taze tutabiliyor. O yüzden çekinmeden çabuk bozulabilecek taze yiyecekleri alabiliyor.
“Ben bir düşüneyim tekrar.” Chen Dong muhtarı geçirmek için kapıya kadar ona eşlik etti ve muhtar çıkar çıkmaz Chen Dong biraz telaşlı bir sesle seslendi.
“Zhan bey! Küçük Mu!”
“Ne oldu?”
“Arabanızın kapısı kilitli mi? Muhtar giderken birinin arabayı izlediğini gördüm. Beni görünce hemen uzaklaştı. Çalmaya niyetlenmiş olabilir.”
Zhan Bei Tian, Mu Yi Fan’la göz göze geldi, “Simsiyah takım giyen, kravatlı biri miydi?”
“Evet evet, nereden bildiniz?”
Zhan Bei Tian cevap vermedi. Olay netti: Bunlar pirinç peşinde olan adamlardı. Araba çalmaya değil, plaka kontrolü yapmaya gelmişlerdi.
Mu Yi Fan da hemen anladı ama rahatladı çünkü arabada sahte plaka vardı. Kimse onu bulamazdı.
Zhan Bei Tian birden döndü ve sordu, “Mu Teknoloji Grubu’ndaki o insanlar neden seni arıyor?”
Mu Ailesi G Şehri’nin ileri gelenlerinden. Arabaların plakası bile özel. Kim olduklarını hemen öğrenirler. Sıkıntı büyük yani.
“Yoksa… benim için endişelendin de mi böyle dert ettin?”
Bu başrolün onu artık arkadaş yerine koyduğunun göstergesiydi!
“…”
Mu Yi Fan omuz silkti, “Mu soyadını taşıyorum ama ailede yerim yok, merak etme.”
Zhan Bei Tian uzun uzun baktı, sonra sessizce başka tarafa döndü.
Akşam olduğunda, Chen Dong’un oğlu Chen Zhuang geldi. Babası hemen tanıştırdı. Dün gece geldiklerinde Chen Zhuang uyuyordu, sabah da işe motosikletle gitmişti. Şimdi yemekte ilk kez karşılaştılar.
Chen Zhuang da tıpkı babası gibiydi. Saf, temiz, kocaman gülümsemesiyle karşısındaki insanı boğacak kadar samimiydi ama yabancılarla konuşma konusunda pek kabiliyeti yoktu.
Yemekten sonra işe erken gideceği için erkenden yatağa gitti.
Mu Yi Fan ve Zhan Bei Tian da duş alıp odalarına çekildi.
Mu Yi Fan yatağın ucuna kıvrılmıştı, adeta “sen geniş geniş yayıl” diyordu.
Ama uyuduktan sonra yavaş yavaş sürünerek Zhan Bei Tian’ın kollarına sokuldu. Zhan önce birkaç kez itti ama nafile… İtsen geri geliyor, çevirsen dönüp sarılıyordu.
En sonunda pes etti. Mu Yi Fan’ın onu sarılma yastığı olarak kullanmasına izin verdi.
Sabah olunca… bir şeyin uyluğuna değdiğini fark etti ve bir anda gözlerini açtı.
Yorum