Number One Zombie Wife [Novel] 3. bölüm

Çevirmen: Khentimentiu

---

Zhan Bei Tian’ın gözleri, şaşkınlık içindeki Mu Yi Fan’a dikildi. 

 

Mu Yi Fan, karşı tarafın bir tuhaflık sezeceğinden korktu ve hemen diz çöktü. Ardından, suçluluk duygusunu gizlemek için ritüel adaklarını yapmaya başladı. Aynı anda, elini maske ve gözlüğüne götürerek iyice yerinde durduklarını kontrol etti. 

 

Ancak o zaman biraz olsun rahatladı. 

 

Sunakları yerleştirdikten sonra, hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Önündeki mezara baktı ve tütsüleri yakmaya başladı. 

 

Ama bir yandan da… 

 

Göz ucuyla Zhan Bei Tian’ı izliyordu. 

 

Bir süre sonra, adam bakışlarını geri çekti. 

 

İşte o an, Mu Yi Fan’ın içi rahatladı. 

 

Ama zihni karmaşık duygular içindeydi—bir yandan, onu bulduğu için mutluydu; diğer yandan, onu gerçekten öldürebilir mi, bundan emin olamıyordu. 

 

Özellikle de Zhan Bei Tian’in, tam da hayal ettiği gibi biri olduğunu görünce… 

 

Tam o sırada, aniden gelen bir ses düşüncelerini böldü: 

 

“Sen de kimsin?” 

 

Mu Yi Fan başını kaldırdı. 

 

Orta yaşlı bir adam omzuna dokunarak ona bakıyordu. Hemen arkasında yaşlı bir adam, orta yaşlı bir kadın, genç bir adam ve iki küçük kız duruyordu. 

 

Hepsinin gözleri merakla Mu Yi Fan’a kilitlenmişti. 

 

Özellikle de… 

 

Maske ve gözlük takıyor olması, onu şüpheli biri gibi gösteriyordu! 

 

Mu Yi Fan, önce onlara, sonra önündeki mezara baktı. Gözleri, orta yaşlı adamın önündeki mezar taşına kaydı. 

 

Demek ki bu, onların atalarının mezarıydı. 

 

Orta yaşlı adam ve kadın, Mu Yi Fan’a sert bakışlar attılar. 

 

Ne kadar uzun süre bakarlarsa, maske ve gözlükle gizlenmiş yüzü o kadar şüpheli görünüyordu. 

 

Derken… 

 

Yaşlı kadın, orta yaşlı adama dönerek fısıldadı: 

 

“Bu çocuk garip. Mezarın başında tek başına oturuyor ve yüzünü de tamamen kapatmış… Acaba bizim üçüncü oğlumuzun ölümüne sebep olan şoför olabilir mi?” 

 

Mu Yi Fan donakaldı. 

 

Kadının sesi yüksek değildi ama söylediklerini gayet net duymuştu. 

 

Tam kendini açıklamaya hazırlanırken… 

 

Yaşlı adam, bir anda öfkeden kükrer gibi bağırdı! 

 

“Ne?! O katil şoför mü?!” 

 

Orta yaşlı kadın, sert bir şekilde burnundan soludu: 

 

“Bakışlarından bile anlaşılıyor! Vicdanı onu rahat bırakmamış baksanıza! Rüyasında üçüncü oğlumuzu görüp, vicdanını rahatlatmak için buraya tütsü yakmaya gelmiş!” 

 

Mu Yi Fan hızla ayağa kalktı, ellerini savurdu: 

 

“Bu… Beyefendi! Yanlış anladınız!” 

 

Nasıl bir talihsizlik bu böyle?! 

 

Sadece yanlışlıkla buraya gelmişti, ama şimdi de bir kazaya sebep olmuş bir suçlu sanılıyordu! 

 

Daha kötüsü, eğer Zhan Bei Tian tarafından tanınmaktan korkmasaydı, maske ve gözlük takmazdı! 

 

Tam konuşmaya devam edecekti ki… 

 

Orta yaşlı kadın aniden onu itti. 

 

“Utanmaz adam! Parayla bizi satın alabileceğini mi sandın?! 

 

Kadının ittiği gibi, yaşlı kadın mezara diz çöküp gözyaşlarıyla haykırmaya başladı: 

 

“Ah, benim zavallı üçüncü oğlum! Daha beş yaşına bile gelmeden…” 

 

Diğer beş kişi, gözleri öfkeden kızarmış bir şekilde Mu Yi Fan’a bakıyordu. 

 

Özellikle de orta yaşlı adam, üzüntü ve öfkeyle doluydu. 

 

Elindeki bastonu hızla kaldırdı ve Mu Yi Fan’a doğru savurdu. 

 

Mu Yi Fan, son anda yana kaçarak darbeden kurtuldu. 

 

“Yanlış anladınız! Ben bahsettiğiniz şoför değilim! Ben sadece…” 

 

Tam o anda, “pat pat pat!” 

 

Havai fişekler patladı! 

 

Mu Yi Fan’ın sesi, gürültünün içinde kayboldu. 

 

Ama yaşlı adamın öfkesi dinmemişti! 

 

Bastonunu yeniden kaldırdı ve öfkeyle bağırdı: 

 

“Seni alçak herif! Bacaklarını kırıp, üçüncü oğlumun mezarına secde ettireceğim!” 

 

Mu Yi Fan, onların açıklamalarını dinlemediklerini görünce hemen ayağa kalktı ve koşmaya başladı. 

 

Belki de zihni hâlâ Zhan Bei Tian’ı düşündüğünden, farkında olmadan onun yönüne doğru koşmuştu…