Çevirmen: Khentimentiu
Zhan Bei Tian, Mu Yi Fan’ın arka koltuğa göz attığını görünce hemen sordu.
“Ne bakıyorsun oraya öyle?”
Mu Yi Fan gözlerini kaçırdı.
“Arkadaşın kitap vermiş de, niye hiç ilaç yazmadı?”
Zhan Bei Tian kaşlarını çattı.
“Ne ilacı?”
Mu Yi Fan hafifçe söylendi.
“İlaç işte, gazım için… Şişkinliğe, pırtlamaya…”
Zhan Bei Tian, Mu Yi Fan’ın sargılar içindeki suratına kafası karışmış bir ifadeyle baktı.
“Senin ilaca alerjin var ya? O yüzden yazmadı.”
Mu Yi Fan’ın yüzü buz gibi kesildi.
Yandık!
Niye o gün alerjim var dedim ki ben?!
Bilseydim bu kadar şişeceğimi, söyler miydim ya!
Elini karnına koydu, iç geçirdi.
“Peki arkadaşın bu gazın ne zaman geçeceği ile alakalı bir şeyler söyledi mi?”
Resmen göbekli dede gibi geziyordu. Şöyle bir aynaya baksa kendini hayır duası dağıtan hacı amca zannedecek.
Bir an durdu, içi hüzünle doldu.
Ne yaptı ki? Neyin günahını işledi de kitabın içine düştü?
Gözlerini hafifçe kıstı, geçmişi düşünmeye başladı.
Hatırladığı son şey, “Dünyanın Sonunun Kralı” romanını bitirmişti. O sırada kendi dünyasındaki Zhan Bei Tian gelip, “Önümüzdeki ay kardeşinle evleneceğim.” Demişti.
Mu Yi Fan da umursamaz bir şekilde, “Vay be, tebrikler!” demişti.
Ama Zhan Bei Tian suratını buruşturdu ve buz gibi sordu.
“Yani sadece tebrik mi edeceksin? Başka bir şey demeyecek misin?”
Mu Yi Fan düşündü, düşündü… Sonra neşeyle, sırıtarak dedi ki.
“Tamam o zaman! Romanı bitirdim, kutlamaya çıkalım!”
Zhan Bei Tian’ın yüzü bir anda kara kışa döndü.
“Git romanındaki erkek başrolle kutla!”
Sonra kapıyı çarpıp çıktı.
O gece… Zınk diye kendini kitabın içinde buldu!
Yani şimdi… Sırf adamı ‘kutlamaya’ çağırmadım diye mi oldu bütün bunlar? Şaka mı bu?
Zhan Bei Tian, Qing Tian Boncuğu’nun gelişim süresini düşündü.
“Bana kalırsa, şu göbek gazı bir aya geçer.”
Bir gece üç aylık hamile kaldıysa, dört gün sonra beş aylık olduysa… sekiz gün sonra yedi aylık olur, sonra da hop! On altı saatte doğum!
Tabii bunlar sadece tahmin. Boncuk ne zaman ‘çıkasım geldi’ der, orası meçhul.
Mu Yi Fan hiç tepki vermedi. Sadece hafifçe homurdandı.
“Bir ay mı?! Bir gaz ne ara bu kadar inatçı oldu?!”
Mu Yi Fan kendi kendine söylenmeye başladı.
Tamam tamam… Biraz fazla yedim bu aralar. Üstüne yatınca da… Eh, gaz olur tabii. Ama bu ne lan? Balon gibi oldum.
İlaç da yok… Neyse, bir ay dayanırım.
Zhan Bei Tian hafifçe eğilip fısıldadı.
“Bir sorun mu var?”
Mu Yi Fan hemen kafayı salladı.
“Yok! Hiç sorun yok!”
Ama içinden geçen tek cümle.
Her şey sorun! Sorunun da anası bu durum!
Amacı bu adamın güvenini kazanmak, sonra uygun bir zamanda ‘hop’ diye planı uygulamaktı.
Ama ne yaptı? Dört gün boyunca öküz gibi yattı, adamla tek kelime bile etmedi.
Geriye kaldı 20 gün.
E bu adam hâlâ gardını indirip bana güvenmiyorsa, ben bu görevi nasıl tamamlayacağım kardeşim?!
Yorum