Çevirmen: Khentimentiu
İki doktor, kısa bir süre sonra tekrar Mu Yi Fan’ın yanına döndü.
“Bay Mu,” dedi yaşlı olanı, gözlüklerinin üzerinden bakarak. “Size öncelikle bir B-ultrason çektirmenizi öneriyoruz.”
“B-ultrason mu?” diye tekrar etti Mu Yi Fan, afallamış halde.
Henüz bir zombiye dönüşmesine tam bir ay vardı. Kalbi hâlâ atıyordu. Bu durumda bir ultrason sonucunun da bir anormallik göstermemesi gerekirdi. Şüphelenmemek adına doktorlara belli etmeden başını salladı ve kabul etti.
Doktorlardan biri hızlıca test kâğıdını doldurup eline tutuşturdu. Hastane kalabalık değildi, işlemler çabucak ilerledi. Ödemesini yaptıktan sonra, sırada yalnızca on beş dakika kadar beklediler.
Sonunda sıra Mu Yi Fan’a geldi. Ultrason odasında onu orta yaşlı bir kadın doktor karşıladı. Sessizce cihazın başına geçti, Mu Yi Fan’ın karın bölgesine bir miktar jel sürdü ve probu yavaşça hareket ettirmeye başladı. Ancak bir anda kadının gözleri irileşti.
Görüntülere odaklanırken bakışlarında garip bir şaşkınlık belirdi. Ardından istemsizce Mu Yi Fan’ın geniş göğsüne, belirgin gırtlağına göz attı. Mırıldanarak, neredeyse kendi kendine sordu.
“Acaba… çift cinsiyetli mi?”
Mu Yi Fan’ın işitme yetisi oldukça iyiydi. Başını çevirip kaşlarını çattı.
“Kim çift cinsiyetli?”
Kadın doktor ona cevap vermedi. Ancak gözleri endişeli ve ciddiydi. Sonunda cihazı kapatıp probu çekti.
“Yarım saat sonra rapor hazır olur,” dedi ve odadan hızla çıktı.
Zhan Bei Tian, bu arada Mu Yi Fan’ı beklerken dışarı çıkıp yakındaki bir dükkândan kahvaltı aldı. Mu Yi Fan, midesi bulanıp tekrar kusmak istemediğinden onunla gitmemişti. Zaten başka testler de yapılabilirdi.
Yarım saat dolduğunda Zhan Bei Tian geri döndü. Mu Yi Fan, raporu alır almaz doğrudan acil servise yöneldi ve sonucu doktora teslim etti.
Doktor rapora göz gezdirdiğinde, kaşları çatıldı, dudakları seyirdi.
“Bu… bu da ne böyle?” diye mırıldandı.
Mu Yi Fan, doktorun ifadesinden dolayı irkildi. Fiziksel bir hastalıktan korkmuyordu, ama vücudundaki anormallikleri fark ederlerse başına gelebilecekleri düşündükçe gerildi.
Sonunda sabrı taştı, sesi biraz sertleşti.
“Doktor, ne oluyor? Hastaysam söyleyin, bu şekilde susmanız beni daha çok geriyor!”
Doktor derin bir nefes aldı, gözlüğünü düzeltti.
“Özür dilerim,” dedi, boğazını temizleyerek. “Bay Mu, nabzınızı incelediğimizde ‘kaygan nabız’ dediğimiz bir durumu fark ettik. Bu durum genellikle kansızlık, romatizma, enfeksiyon, ateşli hastalıklar, mide-bağırsak problemleri gibi birçok durumda görülür. Ancak kadınlarda, bu nabız tipi sağlıklıysa…”
Mu Yi Fan sabırsızlıkla araya girdi.
“Doktor, teknik terim kullanmayı bırakın. Sadece doğrudan söyleyin, hasta mıyım değil miyim?”
Doktor biraz duraksadı, sonra tek kelimeyle söyledi.
“Hamilesiniz.”
Bir anda acil servis buz kesmiş gibi sessizliğe gömüldü.
Mu Yi Fan, kulaklarının duyduğuna inanamayarak gözlerini doktora dikti. Sanki Binbir Gece Masallarından bir şey duymuş gibiydi.
Zhan Bei Tian bile, ki dünyanın sonundan bu yana, bilimle açıklanamayacak pek çok olaya tanıklık etmişti, doktorun söylediklerine inanmakta zorlandı. Donuk bakışlarını doktorun üzerine dikti.
İki adamın yoğun bakışları altında doktorun üstünde korkunç bir baskı oluşmuştu. Tereddütle, sesi titreyerek konuşmaya devam etti.
“Bu… gerçekten akıl almaz bir şey. Ama B-ultrason sonuçları yalan söylemez. Cihaz açıkça gösteriyor ki Bay Mu’nun bir rahmi olmasa da… üç aylık hamile olduğu tespit edildi.”
Yorum