Look at Me [Novel] 10. Bölüm Kas Hafızası (+18)

Çevirmen: Sion

---

Sert sözlerinden mi kaynaklandığını bilmiyordu ama Doseon’un omuzları eskisinden çok çok daha katı görünüyordu. Heerak dilini ısırdı. Sesi düşündüğünden daha heyecanlı çıkmıştı. Bunu söylemenin belki de doğru olmadığını düşündü.

“Müdür Bey.”

“Efendim!”

Sessizlik geçtikten sonra Heerak onun sözlerini duyduğunda mutlu oldu. Bu yüzden baştan başlıyormuşçasına heyecanla cevap vermek istedi. Sesi biraz çocuksuydu.

“Yanlış duyup duymadığımı merak ediyorum…”

Belki de az önce ona bağırdığı için böyle çekingence konuşuyordu. Bir süre sonra Doseon bir sonraki sözlerini söylemekte tereddüt etti.

“Nedir? Söyle bana.”

Bu sefer Doseon biraz Heerak’a doğru eğilmeye karar verdi. Birkaç nefes aldı, sesini iyileştirdi ve sakince cevap verdi.

“Ah, şey bir dahaki sefer. Yani daha sonra tekrar yapacağımızı mı söylüyorsunuz?”

Bu sefer susma sırası Heeraktaydı. Bu sözleri duyduğunda içinde oluşan utanç o kadar büyüktü ki yüzünü kızarttığından emindi.

Sinirli anında ağzından çıkanlar için kötü hissetmiyordu. Hatta bunu söylediği için rahatlamış bile hissetti.

Heerak bir süre sonra cevap verdi.

“Bir dahaki seferin olmasını isterim.”

Tuttuğu omuzlar titriyordu. Kızaran kulaklara doğru eğilerek hafifçe fısıldadı, “Sen bu konuda ne düşünüyorsun, Doseon?” 

Cevap düşündüğünden daha hızlı geldi. “Eğer istediğiniz buysa ben de çok isterim.” diye hemen kabul etti Doseon, sanki bir cevap vermek için baskı hissediyormuş gibi. Dudakları çekinerek titredi, kelimeler oluşturamadı, sonra yumuşakça fısıldadı, “Ancak…”

Sözlerinin sonunda sesi kısıldı, artık konuşmaya devam etmek istemiyor gibi solmuştu. Heerak çabucak, “Ancak?” diye sordu.

“Muhtemelen bir dahaki sefere olmaz.”

“Neden?”

“Çünkü…” Sesine çok yumuşak bir gülümseme karıştı. “Emin değilim, sadece böyle olacağını düşündüm.”

Berrak ses hızla ince havaya kayboldu. Heerak daha fazlasını sormadı. Bu sözleri neden düşündüğünü ya da neden söylediğini sorması gülünç olurdu. Doseon da daha fazla konuşmak istemiyor gibi görünüyordu.

Heerak yataktan kalktı. Mutfağa gitti, birkaç şişe su aldı ve en sevdiği vücut losyonunu almak için banyoya girdi.

Odaya döndüğünde Doseon hâlâ yataktaydı. Boş gözlerle yüksek tavana bakan Doseon’u izledi. Göz kapakları bazen titriyordu ama hareket etmiyordu. Garip bir şekilde aşırı derece sakin bir ifadeye sahip bir insandı.

“Gergin misin?” Heerak yavaşça yatağa yaklaşarak bu soruyu sordu. Ona ağırlık vermemeye dikkat ederek üstüne doğru tırmandı.

“Evet.”

“O geceden daha fazla mı?”

Doseon, bir an düşündükten sonra yavaşça ağzını açtı. “Evet, muhtemelen.”

“Bu iyi. Demek ki sen de bazen gergin hissedebiliyorsun? Açıkçası şu anda gergin olan tek kişi ben olsaydım üzgün hissederdim.”

Heerak kıkırdadı ve gözleri kısıldı. Dudaklarını Doseon’un boynuna sürttü ve tenine hafif hafif öpme sesleri bıraktı. Altındaki bedenin titrediğini hissetti. Bir an ısıtıcıyı açıp örtü kullanmayı düşündü ama sonra her şeyden vazgeçti. Nasıl olsa birazdan bu oda ısınacaktı.

“M-Müdür bey.”

“Evet.” Heerak cevap verirken dudaklarını daha aşağılara indirdi. Dokunduğu tenin titremesi biraz daha yoğunlaşmış gibi görünüyordu.

“Bence çok yakınsınız.”

Ve işte şimdi Heerak için dudaklarıyla bu kadar oyalandıktan sonra Doseon’un ne söyleyeceğine dair olan merakı giderilmişti. Başını kaldırdı. Burunları hafifçe çarpıştı. Doseon’un gözleri çok yakın bir yüzle karşılaştığından dolayı şiddetle seğirdi.

“Haha! Söyler misin, yakın olmazsak nasıl seks yapacağız?”

Gözlerini kırpıştıran Doseon içini çekti ve başını salladı. “Haklısınız.”

Sonra acele etti ve daha fazla kelime ekledi. “Ama neden ışıkları kapatmıyoruz?”

Heerak güldü. Duyduğu bu isyan biraz anlaşılırdı. Odaya girer girmez uzaktan kumandayla tüm ışıkları bilerek açmıştı. Bunun asil bir nedeni vardı.

“Ben de tüm ışıkların açık olmasının ruh halini bozabileceği konusunda hemfikirim, ama bu gece benim için farklı,” Heerak, anlaşılmak istiyormuş gibi mırıldandı. “O gün nasıl yaptık bilmiyorum. Ama senin için garip olsa bile, bu gece ilk kez bir beta ile seks yaptığım için yüz ifadeni dikkatle görmem gerekiyor, bu sayede bunu yaparken seni incitmemeye çalışacağım.”

Hâlâ dinlemekte olan Doseon usulca fısıldadı. “Bunun sizin için yorucu olacağını düşünüyorum.”

Heerak bu sözleri duyunca kaşlarını çattı. Bu düşünce biçimini sevmedi. Bu arada Doseon onu daha çok huzursuz edecek bir şey söyledi.

“Peki, o günkü gibi size yardım edeyim mi?”

“Neye ve nasıl yardım edeceksin?”

Doseon yatakta doğruldu. Bunun üzerine Heerak da geri çekildi. ‘Bana yardım mı edecek?’’

O kısacık anda bazı korkunç fikirler beyninde şimşek gibi yükseldi. Belki de ondan kendisini emmesini istemişti. Ya da belki hoşlandığı bir yerine dokunmasını istemişti. Bu her ne ise, kesinlikle egosunu incitirdi. Seks esnasında partnerinden özel isteklerde bulunmayı tercih etmezdi prensip olarak. Bunların sadece kuruntu olmasını diledi içten içe.

Bu Doseon’un ilk seferiydi ve muhtemelen o gece Heerak’ın ağzından çıkan her şeye inanmıştı, eğer onu yanlış yönlendirmişse gururunu yeniden kazanması pek kolay olmazdı.

Garip bir ifadeyle kendisine bakan Doseon yavaşça hareket etti. Heerak da bakışlarını onun kollarının nereye gittiğine odakladı.

Doseon’un eline aldığı şey vücut losyonuydu.

Şaşkın yüzünde önce bir şok belirdi ve sonra bu ifade utançla doldu. Doseon losyonu avucunun içine sıkana kadar mantığını zar zor kazanmayı başardı. Sonra Doseon yastığa yaslanıp tereddüt etmeden avucunu kendi deliğine indirdiğinde, gözlerinin önünde bir kıvılcım parladı.

“Bekle bekle bekle!”

Heerak hızla uzanıp bileğini tuttu. O kadar dalmıştı ki, neredeyse görmek istemediği bir şey görecekti. Hızlı hareketi sayesinde bundan kaçınmayı başardı.

“Doseon.”

Heerak solgun bir yüzle ona seslendi. Doseon onun yüz ifadesindeki ani değişime şaşırdı ve sadece “Evet?” diyebildi.

“Ne yapıyorsun?”

Heerak’ın utanmasına rağmen Doseon kendinden emin bir şekilde cevap verdi. “Ben hazırlanıyordum…”

“Dur!” diye bağırdı Heerak, konuşmasını engelledi.

“Bana sakın böyle yaptığımızı söyleme? Hayır. Henüz hiçbir şey yapmadık ve sen şimdiden mi hazırlanıyorsun? Bu büyük bir sorun.”

Odada Heerak’ın tedirgin sesi duyulmaya devam etti

“Sen bir yalancısın! Beni tamamen kandırdın! Doseon, sen gerçekten bana yalan mı söyledin?”

Bu sefer Doseon da sakinliğini kaybetmişti. Apaçık görünecek kadar kafası karışmıştı ve karamsar bir yüz ifadesine bürünmüştü.

“Hayır. Size hiç yalan söylemedim.”

“Hayır, Doseon sen bana açıkça yalan söyledin.”

Bu çok sinir bozucuydu. Kan basıncı yükseldiği için başı şişmiş gibi hissediyordu.

“Bana seksimizin güzel olduğunu söylemiştin…”

‘Ne kadar sarhoş olursam olayım, görgü kurallarım ölemez değil mi? Evet evet, sarhoş olup aklımı kaybetmiş olsam bile bu adamın bunu “Güzel Bir hatıra” olarak adlandıracağı kadar iyi yapmış olmalıyım. Yattığım Omegaların hiçbirinden şikâyet duymamıştım. Bu yüzden yataktaki becerilerimin bir anda yok olması imkânsız olmalı.’

Heerak kendi kendine gülerek bağırdı. “O gece nazik olduğumu söylemiştin! Doseon, bunu sen söylemiştin değil mi?”

“Evet bunu söyledim. Ve bu doğru. Bana karşı son derece naziktiniz.”

“Neresi? Tanrı aşkına, hangi kısımda naziktim?”

‘O gece sadece seks için seni sürükleyen, ön sevişmeyi atlayan ve sikini kabaca içine sokan bir pisliğin nezaketi hangi kısımda olabilir ki?’

Heerak gittikçe daha çok kötü hissediyordu ama Doseon da yavaş yavaş her zamanki sakinliğini geri kazanmıştı “Bana birçok kez ağrım olup olmadığını sordunuz, ayrıca kötü zaman geçirdiğimden endişelendiğiniz zamanlarda kendinizi tutarak rahatlamam için bana fırsat verdiniz. Elimi tutmanızdan hoşlandığımı anladığınız zaman sonuna kadar elimi tuttunuz.”

‘Bu da ne, buna nezaket denilebilir mi?’ Bunlar zaten zorunlu olarak dikkat edilmesi gereken şeylerdi. Bunların arasında nezarete dair hiçbir şey yoktu.

Heerak tekrar tekrar iç çekti. “Hayır. Bunlar benim standartlarıma göre nezaket değil.”

“Öyle mi?”

Cevap, Doseon için bunu anlamanın zor olduğuna işaret ediyordu. Heerak tekrar patlamak üzere olduğu için sakinleşmek adına bir kaç sefer daha içini çekti. Sonra dikkatlice ellerini uzattı ve Doseon’un omuzlarını hafifçe tuttu.

“Lütfen beni dinle Doseon.”

“Evet, Müdür bey.”

“Bunlar sadece, normal ve rutin şeyler.”

“…”

“Bunlar zorunluluklar, ne olursa olsun yapmam gereken şeyler. Vücudunu bana açtığını düşünürsek, senin için yapabileceğim en az şey bu. Bunu nezaketle veya benzeri bir şeyle karıştırma. Hiçbir zaman.”

Doseon ona hayran ve şaşkın bir bakışla baktı. Heerak hafifçe gülümsedi ve konuşmaya devam etti. 

“O gün sana benimle yatmanı söylediğimde, beni reddetmeliydin. Sana nasıl seks yaptığımızı ve iyi olup olmadığını sorduğumda bu şekilde cevap vermemeliydin. Bana pislikmişim gibi davranmalıydın ve sonra da bana lanet etmeliydin. Benim gibi bir piç senin ilk seferini almıştı ve sen bunun için benden hesap sormalıydın. Ve bu sefer için teklifimi kabul etmemeliydin. O geceki gibi yapacaksam beni kendinden uzaklaştırmalıydın.”

Doseon’un oldukça tedirgin olduğu gözlerinden anlaşılıyordu. Heerak omuzlarını biraz daha sıkı tuttu ve devam etti.

“Bana iyi yaptığımı söyledin ve ben de buna inanarak kendi egomu tazeledim. O gece senin ilk seferindi ve gergindin, bu yüzden kafan karışmış olmalı. Ama gelecekte, kiminle seks yaparsan yap, diğer kişi benim yaptıklarıma benzer bi şekilde davranırsa onu kayıtsız şartsız reddetmelisin. Partnerinden senin için bir şeyler yapmasını istemen iyi olacaktır. Seksten iki taraflı olarak zevk almalısınız. Ayrıca sen Beta olduğun için sadece içine alan taraf olmak zorunda değilsin. Eğer diğer şekilde seks yaparsan sen de partnerine ekstra olarak özenli ve nazik davranmalısın. O geceyi unut. Bu gece sana doğrusunu öğreteceğim.”