Lick Me Up If You Can [Novel] 1. Kitap 77. Bölüm

Çevirmen: Ashily
***77. Kısım***
“Siz ikiniz ne yapıyorsunuz?”
Al’ın sesi sanki alışılmadık atmosferi sezmiş gibi sertti. Ashley, Koi’ye doğru eğilmiş haldeyken kendini toparlayarak pek de memnun olmayan bir ses tonuyla konuştu.
“Hiçbir şey.”
Koi, Ashley’nin uzaklaşan sıcaklığını isteyerek Ariel’ın tepkisini izledi. Onun kollarını kavuşturmuş, kaşları çatık bir şekilde Ashley’e bakışından pek çok duygu okunabiliyordu ama hangisinin gerçek duyguları olduğunu anlamak zordu. Kesin olan bir şey varsa o da bunların iyi duygular olmadığıydı.
Ardından bakışları Koi’ye kaydı. Sanki “Orada ne yapıyorsun?” der gibiydi. Koi, tereddüt içinde ona doğru adım attı. Ashley bir an için Koi’yi durdurma isteğini güçlükle bastırdı ve Koi’nin, Ariel’e doğru ilerlemesini izledi.
Yaklaşan Koi’ye bakan Ariel bakışlarını Ashley’e çevirdi ve başını kaldırdı. “Ne oldu? Bir işin mi var?”
“Hayır…” Ashley gözlerini kısarak Koi’nin sırtına bakarken, kendine özgü gülümsemesini takınarak sordu. “Yeni erkek arkadaşın falan değil, değil mi?”
Ariel, gerçekten rahatsız olmuş gibi hemen inkar etti. “Ne saçmalıyorsun, delirdin mi?”
Koi, içinden düşünerek Ariel’ın tepkisini izledi. ‘Haklı ama bu kadar sert tepki vermesine gerek yoktu…’
Ariel, konuşmaya devam etti. “Söyledim ya, Koi takımımızın değerli bir üyesi. Ne oldu? Bir derdin mi var?”
“Hayır, yok.”
“O halde ne bu hal? Neden böyle davranıyorsun?”
Hemen ardından soyunma odasından diğer kızlar birer birer dışarı çıktı. “Ariel, bir şey mi oldu?”
Ashley, arkasında duran amigoları görünce el salladı. “Yok bir şey. Ben antrenmana gidiyorum.”
Sanki hiçbir şey olmamış gibi selam vererek döndü ve uzaklaştı. Ashley’nin sırtına bakan kızlardan biri mırıldandı.
“Belki de Ariel’ı bekliyordu?”
Bu söz üzerine oradaki herkes heyecanla tepki verdi. “Gerçekten mi?”
“Bu mümkün. Yeniden denemek istiyor olabilir mi?”
“Burada sabırsızlıkla Ariel’ın çıkmasını falan mı bekliyordu? Ashley çok tatlı!”
Tepkilere karşı Ariel itiraz etti ama kimse onu dinlemedi. Koi de onların fikirlerine katılıyordu. ‘Ashley, maçtan sonra Ariel ile konuşacağını söylemişti…’
(Ashily: Koi’nin kafada kurma seviyesi vol1246546)
‘Belki Ariel da bunu bekliyordur,’ diye düşünürken Ariel aniden Koi’ye bakıp sert bir ifadeyle konuştu.
“Ne yapıyorsun, Koi? Hemen içeri girip üstünü değiştir ve dışarı çık. Kıyafetinin nasıl durduğunu görmemiz lazım.”
Ardından kaptan yardımcısı da söze girerek Koi’yi içeri itti. “Kıyafetler aynanın yanında asılı!”
Aniden kızların soyunma odasına giren Koi’nin arkasından kapı kapandı ve artık ne konuştuklarını duyamadı.
Tek başına kalan Koi, kafasını çevirince büyük aynanın yanında asılı üniformayı gördü. Tahmin ettiği gibi mini bir etekti.
Kendi kendine inleyerek homurdandı. “Ugh…”
Hayatında ilk kez giymek üzere olduğu eteği giyerken yüzü buruşmuştu.
Kıyafetlerini değiştirdikten sonra dışarı çıkamadan oradan oraya dolanırken, kaptan yardımcısı kapıyı tıklatıp bağırdı. “Hey, Koi!”
“Ne yapıyorsun, hala bitmedi mi? 30’a kadar sayacağım, kapıyı açmazsan biz açarız.”
Koi, korkuyla çığlık atarak yutkundu. “Ahh!”
Kapının arkasında kızlar saymaya başlamıştı. Daha fazla oyalanamazdı. Sonunda cesaretini toplayarak gözlerini sıkıca kapatıp kapıyı açtı.
“…28, 29!”
Tam 1 saniye kala açılan kapıyla kızlar bakışlarını ona çevirdi. Yumruklarını sıkarak garip bir şekilde duran Koi, gözlerini sıkıca kapatmıştı ve ortamın sessizliği onu korkutmuştu.
‘Kesin çok kötü.’
Aynaya bakmaya cesaret edemediği için nasıl göründüğünü bilemeyen Koi, böyle bir sonuca varmak zorunda kaldı. Gözlerini açıp konuşmaya başladı. “Ş-Şey, ben giymesem…”
“Yeter!” Zar zor konuşurken Ariel aniden onu durdurdu. “Bu kadarı yeterli. Ayrıca sen en sonda olacaksın. Hata yapmazsan pek fark edilmezsin, sorun yok.”
Ariel, bununla birlikte arkasını döndü.
“Tamam, artık herkes evine dönsün. Yarın büyük gün, iyi dinlenin. Tamam mı?”
Cevap olarak bağıran üyeleri arkasında bırakan Ariel soyunma odasının kapısını açtı.
“Hadi, hemen üstünü değiştir ve çık. 5 dakika veriyorum.”
“Çabuk çabuk!”
“Ne? Ah.”
Koi, itilerek girdiği soyunma odasında aceleyle kıyafetlerini değiştirdi. Dar külotun içinde kendini garip hissediyordu ama kaybedecek zamanı yoktu. 5 dakika çok kısaydı. Amigo kıyafetlerini aceleyle çantasına yerleştirip soyunma odasından çıktığında sessizlik vardı. Herkes evine gitmişti. Bir kişi hariç, Ariel.
Duvara yaslanmış telefonuna bakarken Koi’nin çıktığını görünce doğruldu. “Gidelim.”
“Ne?”
‘Bir yere mi gidiyoruz?’ Koi şaşkındı ama aceleyle onu takip etti. Dışarı çıktığında, Ariel arabasının olduğu yeri göstererek konuştu.
“Bisikletini getir, çabuk.”
“Ha?”
Aptalca bir ses çıkarınca Ariel kaşlarını çattı.
“Geç oldu, o yüzden seni eve bırakacağım. Çabuk ol.”
Koi, sözünü keserek sordu. “Ah… neden?”
Tam yalnız gidebileceğini söyleyecekti ki Ariel konuştu.
“Unuttun mu? Yarın maç var. Eve ne kadar geç gidersen dinlenmek için o kadar az zamanın olur. Çabuk arabaya bin. Ayrıca bu gece telefonuna bakma ve doğruca uyu. Anladın mı?”
“Hadi!” diye bağırınca Koi, hızla hareket etti. Aceleyle döndüğünde Ariel, arabasını çalıştırmış bekliyordu.
Onun aceleci doğasını hatırlayan Koi, mümkün olduğunca hızlı hareket etti. Ariel’ı, görür görmez bagajı açıp bisikletini yerleştirdi ve ön koltuğa geçip emniyet kemerini bağladı, kendisi için olağanüstü bir hızla hareket etmişti.
Ariel onun derin derin nefes aldığını görünce hiçbir şey söylemeden sakızını çiğneyerek arabayı sürdü. ‘Tanrı’ya şükür.’ Koi göğsünü sıvazladı ve konuştu.
“Teşekkür ederim, Ariel.”
“Teşekkür etmene gerek yok. Hepsi yarınki maç için.”
Ariel her zamanki gibi kaba konuşsa da direksiyonu tutan elleri çok nazikti. Onun sayesinde Koi, rahatça eve gidebildi.
“Telefonuna bakma ve hemen uyu.”
Koi’yi indirdikten sonra bir kez uyardı ve arkasına bakmadan oradan ayrıldı. Onun da geri dönüp dinlenmesi gerekiyordu. Koi, onu eve kadar bırakan Ariel’ın nezaketine minnettar olsa da içinde bir yer acıyordu.
‘Al da böyle olduğuna göre Ash’le iyi geçinmesi çok doğal.’
Bir süre olduğu yerde durduktan sonra eve doğru yürümeye başladı. Adımları her zamankinden daha yavaştı.
*
*
“Hahh!” Bill, tam bir goril gibi bağırarak hokey sopasını salladı. Tam isabetle vurulan pak, havada süzülerek kale direğine çarptı.
“Kahretsin!” Bill iki yumruğunu sıkarak öfkeyle küfür ettiğinde diğer çocuklar kahkahalarla alay etti. Ashley de sırıttı ama aklı başka yerdeydi.
‘O da neydi öyle?’
Koridorda olanlar aklından çıkmıyordu. Ariel’ın tavrı çok netti. Koi, onun ‘kız kardeşlerinden’ biriydi ve onu koruması normaldi.
Rahatsız edici olan Koi’nin tavrıydı. Ashley’i geride bırakıp ona doğru gitmesi hiç hoşuna gitmemişti.
‘Fazla mı rahat bıraktım?’
Ashley, ciddi şekilde davranışlarını gözden geçirdi. Ona bıraktığı küçük özgürlüğün tadını çıkarmasına izin vermişti ama bu kızlara yönelmesi anlamına gelmiyordu. Koi, bir Beta ve sıradan bir çocuktu. Bu yüzden kendi yaşındaki kızlara ilgi duyması çok doğaldı.
‘Amigo takımına katılmasını engellemeliydim.’
Geç kalınmış pişmanlıklarını düşünerek sakinleşti. ‘Sadece bir gün daha. Yarın her şey bitecek.’
“Hey, Ashley!”
Çocuklardan birinin bağırışıyla kendine gelen Ashley, paka odaklandı. Buzun üzerinde hızla ilerlerken takım arkadaşları da peşindeydi. Küçük pakı hedef alan sopalar her yönden çarpışıyordu. Ashley fırsatı kaçırmayıp önündeki çocuğu vücuduyla iterek paka vurdu. Hayal kırıklığı dolu iç çekişler ve sevinçli tezahüratlar arasında Bill elini Ashley’e doğru kaldırarak konuştu.
“Sonunda yarın.”
Ashley onun gülümseyen yüzüne baktı ve beşlik çaktı.
“Evet.”
Geriye tek bir şey kalmıştı. Bütün ayarlamaları çoktan yapmıştı. Koi’yi evine kilitlediğini düşündükçe yüzündeki gerginlik hafifledi. Hafifçe gülümseyerek ekledi.
“Sadece bir gün kaldı.”
O sırada Koi, eve varmıştı. Ev her zamanki gibi sessizdi ve kimse yoktu. Koi, kağıt bardaktaki toprağı nazikçe kontrol edip biraz su verdikten sonra çabucak yıkanıp yatağa uzandı.
Uyuyamayacağını düşünmüştü ama şaşırtıcı bir şekilde rüya bile görmeden derin bir uykuya daldı. Uykuya dalarken bir kez daha Ariel ile Ashley’i düşündü.
‘Artık sadece bir gün kaldı.’
************************************************************************************************
Ariel kaptan gibi kaptan. Koca yürekliliği çoğu erkeğe taş çıkarır. Düştüm bir miktar kendisine ♥ -Ashily
Yorum