Lick Me Up If You Can [Novel] 1. Kitap, 59. Bölüm

Çevirmen: Ashily
***59. Bölüm***
Açık sözlü eleştirisiyle Koi irkildi ve hızla reddetti. “Ha, Jalapeño mu, o kadar da değil.”
Koi’nin verebildiği en iyi cevap buydu ama elbette Ariel’ı hiç etkilemedi. Ariel, burun kıvırarak önüne düşen saçlarını omzunun arkasına attı ve konuştu.
“Bu kadarına şükretmelisin. Zaten takımımıza peperoncino bile giremez.”
**ÇN: Arkadaşlar biberlerden bahsederek aletinin boyutuna ima yapıyor. Jalapeño: 5cm, Peperoncino: 9cm
Bu sözleri ne kadar çaresiz durumda olduklarını anlatıyordu. Herkes gülüyordu ama onlar için bu durum oldukça ciddiydi. Ariel devam etti. “Bir erkeği kabul etmeye karar vermeden önce çok fazla iç muhalefet yaşadık ve tartıştık. Ama ne yapalım? Beş kişi birden ayrıldı, dolayısıyla buna mecburduk.”
“Beş mi? İki değil mi?”
Şaşıran Koi’ye Ariel eliyle ağzını kapatarak baktı. Sanki bir hata yapmış gibi tuhaf bir sessizlik oldu ve sonra iç çekip konuştu. “Beş. Bu aslında bir sırdı.”
Şimdi sen de bizden biri olduğuna göre ağzını sıkı tutmalısın, diye uyardıktan sonra devam etti.
“Artık kimse amigo takımına katılmak istemiyor ve böyle giderse kapanmak zorunda kalacağız. Bu asla olmamalı.”
Ariel her zamankinden daha ciddi bir ifadeyle ekledi. “Yani çok iyi bir performans göstermen gerek, anladın mı?”
İşaret parmağını Koi’nin göğsüne bastırarak onu itti ve gözlerini korkutucu bir şekilde açtı. “Eğer işleri berbat edersen gerçekten seni rahat bırakmam.”
Geriye doğru sendeleyen Koi, baskı altında istemsizce yanıt verdi. “T-Tamam.”
Ariel “Pekala,” diyerek başını salladı ve onu iterek yolundan çekti. Cebinden araba anahtarlarını çıkararak bir düğmeye basınca yol kenarına park ettiği arabanın bagajı açıldı. Ariel arkasını döndü. “Bisikleti yükle.”
Kafası karışmış Koi konuştu. “Ne?”
Ariel sürücü koltuğuna doğru yürürken yanıtladı. “Seni eve bırakacağım, bisikleti yükle hadi.”
“Ah-” Koi daha fazla bir şey söyleyemeden, Ariel arabaya bindi. Koi şaşkınlıkla bir süre olduğu yerde durduktan sonra, bisikletini aceleyle onun beklediği arabaya sürükledi.
“Tek başıma gidebilirim.”
“Çabuk bin, yorgunum.”
Ariel, emniyet kemerini takarken sinirli bir şekilde söylendi. Koi aceleyle bisikleti yükledi ve yolcu kapısını açtı. “Teşekkür ederim.”
“Emniyet kemerini tak.”
Ariel sakız çıkartıp çiğnemeye başladı ve arabayı çalıştırdı. Bir eliyle direksiyonu tutup güneşlikteki uzaktan kumandayla bagajın kapısını kapattı, sonra ustaca bir dönüş yaparak mahalleden hızla çıktı. Koi şaşkınlık içinde Ariel’ın yan koltuğunda oturdu ve eve doğru gittiler. Daha farkına varmadan gözyaşları tamamen kurumuştu.
***
Ariel’ın arabası hızla Koi’nin yaşadığı sokağa girdi. Arabayı kenara çekmesini isteyen Koi, Ariel’ın verdiği bisikleti dikkatlice bagajdan indirdi ve sürücü koltuğunda oturan Ariel’a teşekkür etti.
“Teşekkür ederim, Al. Sana Al diyebilirim değil mi?”
Koi çekinerek sorduğunda, Ariel omuzlarını silkti ve yanıtladı. “Arkadaşım değilsin ama izin veriyorum. Kısa bir süreliğine de olsa aynı takımdayız.”
“Ah… Tamam.”
Koi merakla düşündü. ‘Bu takımda olduğum sürece olduğum sürece Ariel’ın arkadaşı mıyım demek oluyor?’ Tabii ki bunu sormaya cesaret edemedi.
Ariel sakız çiğneyerek arabayı çalıştırdı. Koi olduğu yerde durup arabanın uzaklaşmasını izledi, sonra arkasını döndü. Bisikletin ağırlığı eskisi gibi değildi ama eve doğru giderken adımları yavaştı.
Ariel’ın arabayı durdurduğu yer, Ashley’nin daha önce Koi’yi eve bıraktığı yerdi. Bu anı hatırlayınca unuttuğu hüzün yeniden içini kapladı.
Duyduklarının gerçek olup olmadığını sorgulamaya başladı. Ama emindi. Rüya görmediğini ya da yanlış duymadığını biliyordu.
Yeniden burnunu çekerek yürümeye devam etti. Karavanın ışığı hala yanmıyordu. Kimsenin olmadığı dar aracın içine girip yıkandıktan sonra, yatakta kıvrılarak uyudu. Gözlerini kapattığında rüya bile görmeden derin bir uykuya daldı.
*
*
Ashley sabah uyandığında berbat bir ruh hali içindeydi. Aslında, yatmadan önce ruh hali dibe vurmuştu. Neredeyse iki saat boyunca süren aramadan sonra Koi’yi bulamadan eve dönmüştü.
‘Böyle olacağını bilseydim evinin yerini öğrenmek için onu zorlardım.’
Geriye dönüp baktığında pişman olmuştu ama artık çok geçti. Yapabileceği tek şey sabah okula gidince Koi’ye ne olduğunu sormaktı.
Endişeli bir bekleyişin ardından her zamankinden daha erken uyandı ve hemen okula gitmek için hazırlandı. Koi’yi bulmanın tek yolu buydu. Tabii ki devamsızlık yapmazsa.
‘Okulu asmaz, değil mi?’
Direksiyon başında otururken düşündü. Okula gelmemesi ciddi bir şeyin habercisiydi. Başına bir şey geldiği anlamına geliyordu.
‘İyi misin Koi?’
Bir eliyle endişeli bir şekilde direksiyonu tutup diğer eliyle saçlarını karıştırdı. Okula gidiş yolu bugün uzun gelmişti.
*
*
“Ash!”
Bill her zamanki gibi onu görüp selam verdi. Ashley uykusuzluktan sinirleri bozulmuş halde, Bill’in uzattığı ele hafifçe vurarak selam verdi.
Bill merakla sordu. “Dün ne yaptın? Yorgun görünüyorsun.”
Ashley soğuk bir şekilde cevap verdi. “Hiçbir şey.”
“Ah… Peki…”
Bill, bir şeylerin ters gittiğini fark edip hızla konuyu değiştirdi. Her zamanki gibi köpeği ve ödevlerinden bahsetti. Ashley formalite icabı cevaplar vererek yürümeye devam etti. Aklında sadece Koi vardı.
“Ah…” Aniden Ashley inleyip gözlerini ovuştururken Bill sordu. “Neyin var, hasta mısın?”
“Hayır, sadece…” Ashley gözlerinin içindeki yanma hissiyle sözlerini yarıda kesti. “Önemli bir şey yok.”
Bir süredir devam eden göz ağrıları son zamanlarda daha da kötüleşmişti. Ağrının sebebinin önceki gece düzgün uyuyamaması düşündü ama bugün gözlerinin iç kısmı özellikle ağrıyordu. Antrenmanı atlayıp göz doktoruna gitmeyi düşündü yine bir sorun olmadığı söyleyeceklerini bildiği için vazgeçti.
‘Daha sık göz damlası kullansam iyi olur.’
Doktorun verdiği ilaçları hatırlayarak yürümeye devam etti. Dolapların etrafında toplanmış arkadaşları çoktan sohbet etmeye başlamıştı. Onları gören Bill selam verdi. Başlarını çeviren çocuklar da onlara selam verdiler. Selam vermek üzere olan Ashley duraksadı.
Kalabalık arasında aradığı kişiyi gördü. Bir anlık bir şeydi ama Ashley kaçırmadı. Milyonlarca kişi arasında olsa bile Koi’yi anında bulurdu. Çünkü onca kişi arasında gözleri sadece Koi’yi net bir şekilde görüyordu.
Arkadaşlarına “Bekleyin.” dedikten sonra aceleyle kalabalığın içinden geçerek ilerledi. Onun arkasından bakan grup, Ashley’nin Koi’yi tuttuğunu ve yaklaşıp konuştuğunu gördü. Kısa bir süre sonra başka şeyler hakkında konuşmaya başladılar ama akıllarını belirsiz bir merak sarmıştı.
***
Ariel’ın verdiği bisikletle okula gelen Koi, her zamankinden daha erken okula geldi. Eski, ağır ve sürekli lastiği patlayan bisikletin aksine, bu bisiklet hafif ve sağlamdı. Bunu on yıldan fazla kullanabilirdi.
Ariel’a minnettar olarak bisikleti bağladıktan sonra dolabına doğru ilerledi ve duraksadı. Buz hokeyi takımının üyeleri orada toplanmıştı.
Mümkün olduğunca dikkat çekmemeye çalışarak ilerlemeye çalıştı. Neyse ki, Ashley henüz gelmemişti. Koi aceleyle eşyalarını toplamak için dolabına gitti. Dolabın kapağını açıp arkasına saklanarak kitaplarını aldı. Gereken her şeyi çantasına tıkıştırıp kapağı kapattığında, aniden üzerinde bir gölge belirdi.
“Koi.”
“Ah?” İstemsizce yüksek sesle bağırarak başını kaldırdı. Şu anda görmek istediği son kişiyle karşılaştığında, kafası tamamen boşaldı.
“Koi.” Ashley ciddi bir yüz ifadesiyle tekrar seslendi. “Biraz konuşabilir miyiz?”
Çevre gürültülüydü ama sanki etraflarında ölü bir sessizlik vardı. Koi endişeyle yutkundu ve Ashley’e baktı. Kaçmanın bir yolu yoktu. Sonunda, hafifçe başını salladı.
“Evet.”
Bu sözü duyar duymaz Ashley, Koi’yi kolundan tutarak hızla yürümeye başladı. Onun tarafından çekiştirilen Koi’nin peşinden koşturmaktan başka şansı yoktu.
************************************************************************************************
Arkadaşlar Amerika’da okuyan bir tanıdığımla konuşma fırsatı buldum. Gerçekten 16 yaşında ehliyet alıyorlarmış ve neredeyse hepsinin kendi arabası varmış. O yüzden burada karakterlerin arabasının olması tuhaf gelmesin.
Bir de eve dönüş partisini sordum. 11-12. sınıfların senenin başında katıldığı mezuniyet partisi gibi bir şeymiş. Ama tam olarak mezuniyet değil. 12. sınıflar senenin sonunda başka bir mezuniyet partisi yapıyormuş.
Yorum