Global University Entrance Examination [Novel] Bölüm 80: Eski Dostlar

Çevirmen: Ari

---

Bölüm 80: Eski Dostlar

Zhou Qi’nin durumu gerçekten çok kötüydü.

Maskesinin altında dudakları çatlamış ve soluktu, yüzünün ortaya çıkan alt yarısı kırmızıya dönmüştü.

Zhao Jiatong tarafından koltuğun üzerine taşındı ve birkaç kat giysi ve battaniyeyle sıkıca sarıldı.

Zhao Jiatong geri döndü ve alnına dokundu, “Çok sıcak.”

You Huo ve diğer iki adam doğal olarak ona dokunamazdı ve gerekte yoktu. Ateşinin çok yüksek olduğunu sadece bakarak anlayabilirlerdi.

Gao Qi, “Ne oldu?” diye sordu.

Zhao Jiatong yanıtladı: “Nereden bileyim? Benim de kafam karıştı. Gecenin ilk yarısında iyiydi. Biraz korkmuş olmasına rağmen sohbet ettiğimizde hiçbir sorun yoktu. Ne hapşırdığını, ne öksürdüğünü duydum, hatta çok sıcak ya da soğuk olduğundan bile bahsetmedi. Benden önce uykuya daldı; hatta bilerek balkondan uzak bir yer seçtim.”

“Peki nasıl bu hale geldi? Ne zaman oldu?”

“Az önce.”

Zhao Jiatong: “Kendisini iyi hissetmiyordu ve iki büklüm oldu. Başlangıçta oldukça derin uyuyordum ve kabusumdan onun sıcaklığıyla uyandım. Gözlerimi açtığımda böyleydi.”

Zhou Qi’nin bilinçsiz durumuna baktı ve endişeyle yorum yaptı: “Ateşi var ve sınav sırasında gerçekleşti. Sınavdan mı kaynaklandı diye endişeleniyorum.”

“Ne sınavı? En yüksek sıcaklığa kimin ulaşabileceğini mi test ediyorlar?” Gao Qi homurdandı.

“Ortalığı karıştırma. Her ne kadar sistem giderek daha da gelişiyor olsa da…” Zhao Jiatong kendini geride tuttu ve bunu doğrudan söylemedi. Düşüncelerini ifade etmek yerine eylemleri kullandı ve şöyle devam etti: “Ama temel kurallara uyuluyor. Herkes iyi ve yalnızca Xiao Zhou’nun ateşi var. Bir şeyleri tetiklemiş olmalı. İşte bundan korkuyorum.”

Qin Jiu odanın içinde dolaştı ve her şeyi kontrol etti: “Yatak hiç hareket etti mi?”

Zhao Jiatong başını salladı: “Hayır. O benden daha hassas.”

“Mobilyalarda herhangi bir değişiklik var mı?”

“Yok.”

“Maske ya da kıyafet?”

“Hiç çıkarmadık.”

“Gece tek başına dışarı çıktı mı?”

Zhao Jiatong tereddüt etti: “Bundan emin değilim ama sanmıyorum. Kim cesaret——”

Sizin gibi mi?

Boğazını temizledi ve sözlerinin son yarısını yuttu: “——Korkak değil ama kesinlikle cesur da değil. Gece tuvalete gitmek istese bile beni uyandırırdı.”

Qin Jiu, “O zaman bu sadece akşam yemeği yüzünden olabilir.” dedi.

Hepsi aynıydı. Farklı olan tek kişi yemek yemeyen Zhou Qi’ydi.

Gao Qi aniden, “Şöyle olabilir mi——?”

“Soruda Düklerin hiçbir isteğine karşı çıkamayacağımız belirtildi. O hastalıklı Dük bizden akşam yemeğinin tadını çıkarmamızı istedi ama Zhou Qi ona dokunmadı, yani sözde ceza bu mu?”

You Huo hemen bu varsayımı pencereden dışarı attı: “Hayır.”

“Neden?”

“Biraz şarap içti. Bir damlası bile içmek sayılır.” You Huo, “Sınavda tüm grubun cezalandırılacağı belirtilmişti ve benim ateşim yok.”

Bu doğru.

Gao Qi başını salladı: “O zaman mesele bu değil.”

Sebebini bulamayınca Zhou Qi’ye yardım etmek onlar için zordu.

Odanın köşesinde temiz su vardı. Zhao Jiatong bir havluyu ıslattı ve onu biraz serinletmesine ve en azından uyanmasına yardımcı olacağını umarak Zhou Qi’nin alnına koydu.

Ancak Zhou Qi bilinçsiz durumda kalmaya devam etti. Ne yaparlarsa yapsınlar gözlerini açma belirtisi göstermedi…

İnlemedi bile.

Onlar konuşurken birden balkondan bir ses geldi.

Hepsi dönüp baktı.

Yang Shu’ydu.

Herkes şok oldu: “Nasıl buradasın?”

Yang Shu büyük elbisesini hâlâ yukarıda tutarken, “Balkondan geldim. Başka nasıl olabilir?” dedi.

Askıları çözdü ve sabırsızca eteğini bağlayarak iki uzun düz bacağını ortaya çıkardı.

…Yalınayaktı.

Muhtemelen topuklularını odasında bırakmıştı.

Üç beyefendi kibarca başlarını çevirdiler.

Ama Bayan Yang şunları söyledi: “Neden kafanızı çeviriyorsunuz? Hiç mi sokakta etek giyen insan görmediniz?”

“……”

Üç adam da bunu çürütemedi. Sessizce geri döndüler.

Gao Qi, Zhao Jiatong ile gizlice bakıştı. Daha sonra Zhou Qi ve Yang Shu’ya baktı.

Hepsi sistem tarafından zorla tahsis edilen eşler ama neden aralarında bu kadar büyük bir fark var???

Yang Shu, elbisesinden basit bir çanta çıkarırken “Bu lanet elbise gerçekten verimsiz” diye mırıldandı.

Oradaki adamlar bir kenara, Zhao Jiatong bile şaşırmıştı: “…Bunu nereden çıkardın?”

“Bu elbisenin üç katmanı var ve bir de korsesi var. İkinci katmana bir şeyler doldurmayı deneyebilirsin. Bütün gün boyunca düşmeyeceğini sana garanti edebilirim.”

Yang Shu konuştuğunda her zaman çenesini hafifçe kaldırırdı. Bu onun otoriter ve geçinilmesi zor görünmesine neden oluyordu.

Çantadan küçük bir kutu çıkardı. İçinde özenle sıralanmış çeşitli ilaçlar vardı.

“Hasta olduğunu nasıl anladın?” Zhao Jiatong bir kez daha şaşırdı.

Yang Shu: “Anlamadım. Yan odadan onun tuhaf olduğunu söylediğini duydum, o yüzden sorunun ne olduğunu görmeye geldim.”

“……”

Gao Qi şüpheyle, “İlacı nereden buldun?” diye sordu.

Yang Shu daha da şüpheli bir şekilde, “İlaç taşımak garip mi?” dedi.

Gao Qi ağzını kapattı.

Yang Shu, Zhao Qi’ye doğru yürüdü ve kararsızca işini yapmaya başladı.

Zhou Qi’nin gözlerini açtı, açmaya zorlamak için ağzını sıkıştırdı, ışık tutarak baktı ve ardından parmağını boynuna bastırdı.

Hareketleri çok basitti ve pek de nazik değildi.

You Huo bunu anladı ve sordu: “Sen doktor musun?”

Yang Shu: “Tam olarak değil.”

Elini açtı ve başını çevirmeden diğerleriyle konuştu: “%80-90 şoktan. Buna neyin sebep olduğuna gelince, bilmiyorum. Şu anki durumu iyi, stabil. Ateşi biraz yüksek. Su var mı?”

Zhao Jiatong bir leğen getirdi.

Yang Shu: “…İçmek için. Paçavra yıkamak için değil.”

Zhao Jiatong başını salladı. Buradaki genç hanımın “O halde paçavra suyu iç” demesinden korktuğu için hemen şöyle dedi: “İlaç için mi? Susuz da alınabilir. Ordudaki birinden yutkunmaya yardım edebilmek için bir numara öğrenmiştim.”

Yang Shu kollarını kavuşturdu ve onu hafif bir endişeyle izledi.

Yang Shu, Zhou Qi ilacı gerçekten yutana kadar Zhao Jiatong’a değerlendirici bir bakışla baktı, “Ordudan mısın?”

“Evet, öyle gözükmüyor muyum?” Zhao Jiatong acı bir şekilde gülümsedi, “Son iki yıldır biraz gevşek davrandım.”

Yang Shu dudaklarını büzdü ama onu rahatlatmadı.

Parmağı odadaki diğerlerinin üzerinde gezindi. You Huo’yu işaret etti ve şöyle değerlendirdi: “Sen de ordudan olmalısın.”

Daha sonra Qin Jiu’yu işaret etti, “Ve sen de.”

Ve sonunda Gao Qi’ye döndü: “Sen kesinlikle değilsin.”

Gao Qi: “……”

Bunu duyan orta yaşlı adam neredeyse kan kusacaktı.

Bayan Yang sakin bir şekilde analiz etti: “Kötü bir durumdasın, ama bu tüm bunların sadece bir numara olduğu ihtimalini dışlamıyor.”

Gao Qi ne başını salladı ne de reddetti.

“Tam olarak doktor olmadığını söylemiştin. Ne demek istiyorsun?”

Buradaki herkes bu kadını biraz merak ediyordu.

Yang Shu, “Bu konuda çalışıyorum, açıklaması zor.” dedi.

“Ah… Askeri sağlık biriminden olduğunu sanıyordum.” Gao Qi mırıldandı, “Buradaki genç kız, insanları yargılamada oldukça iyi.”

Yang Shu kaşlarını çattı. Belli ki “genç kız” terimini sevmiyordu.

“Daha önce bazı projeler için orduyla ilgilenmiştim.” Kısaca açıkladı ve konuyu değiştirdi. Açıkçası bu konuda konuşmaktan rahatsızdı.

Zhou Qi’nin hastalığı hem aniydi hem de nedeni bilinmiyordu. Ortalığı kasıp kavurma planlarına devam etmek şu an için uygunsuzdu, bu yüzden You Huo ve Qin Jiu planı ertelemeye karar verdi.

Uykuları gelmediği için odalarına dönmediler.

Zhou Qi’nin biraz iyileşmesini beklerken sınavı tartıştılar.

Gao Qi ve Zhao Jiatong sohbet ettiler ve Dük ile baş kahyanın sözlerinden bilgi çıkarmaya çalıştılar.

Yang Shu yorum yapmadı veya müdahale etmedi, sadece orada oturup dinledi.

Gao Qi’nin sözlerini kullanırsak bir hakime benziyordu.

Tartıştıkları sırada ikisi tamamen zıttı——

Qin Jiu, You Huo’ya şunları söyledi: “Bu sınavda alışılmadık bir şey olduğunu düşünüyordum.”

“Ne?”

“Daha önce bahsedilen grup cezası.”

Gao Qi’nin başlangıçtaki keskin kulakları bunu fark etti ve hemen gözlerini devirdi. ‘Peki!’ diye düşündü Gao Qi, ‘devam edin ve kural ihlallerini düşünün.’

“Daha önceki sınavlarda ceza olsaydı açıkça belirtilirdi. En azından ceza yöntemini söylerlerdi.”

Örneğin Yabancı Dil sınavı. Sistem ceza olarak “tabuta girmek”ten bahsetmişti.

Bir başka örnek de önceki örnekti. Sistem ayrıca “ölen adayların değiştirilmesi”nden de bahsediyordu.

Detaylı olarak anlatılmamış olsa da en azından onlara bilgi vermişti.

Bu sefer sadece “grup cezası” yazıyordu. Ceza neydi? Nasıl uygulanacaktı? Bunlardan hiçbirinden bahsedilmemişti.

You Huo da bu tuhaflığı fark etti.

Zaten kural ihlalleriyle ilgili bilgiler her zaman daha çok dikkatini çekmişti.

Qin Jiu, “Sizce sistem ne demeye çalışıyor?”

You Huo soğuk bir şekilde alay etti: “Siktiğimin sistemi hiçbir şey düşünemiyor.”

Gao Qi ve Zhao Jiatong aniden başlarını çevirip ona baktılar.

You Huo: “?”

Gao Qi inanamayarak şöyle dedi: “Gerçekten küfür edebiliyor musun?”

You Huo: “……”

İfadesi yavaş yavaş soğumaya başladı ve Qin Jiu sessizce güldü.

Gao Qi hemen açıkladı: “Hayır, hayır, sadece… biraz şaşırdım. Böyle konuştuğunu pek sık duymuyorum.”

Hafızasında bu genç arkadaşı soğuk, kayıtsız ve pek konuşkan olmayan bir adamdı ama aynı zamanda alaycılıkta da çok iyiydi. Bu Büyük Gözetmen ne zaman sinirlense, her sözü buz gibi soğuk iğneler gibiydi. Az olmasına rağmen çok acı vericiydi. Bu herkesin bildiği bir şeydi.

Ancak bir arkadaş olarak Gao Qi, hayatın çeşitli yönlerinden Gözetmen A’nın geri durduğunu hissedebiliyordu.

Aslında çoğu gözetmen geri duruyordu. Eğer bir insan tüm yıl boyunca sürekli izlendiği bir yerde yaşasaydı, sistemin standartlarını ellerinden geldiğince karşılayabilmek için doğal olarak “gerçek benliğini” gizler ve kendini dizginlerdi.

En azından yüzeyde görünen buydu.

Ancak Gözetmen A farklıydı.

Bir zamanlar birisi özel olarak, Gözetmen A’nın A olarak derecelendirilmesinin nedeninin sadece güçlü olması değil, aynı zamanda sistemin kendisine çok benzemesi olduğu konusunda şaka yapmıştı.

Sistemdeki değişikliklere diğer gözetmenlerden daha hızlı uyum sağlamayı başardı, soğuk ve anlayışsızdı. Normal bir genç adamın deneyimleyeceği tüm duygular onda çok nadir görülüyordu.

Sabırsızlaşır, memnuniyetsiz olur, seçici davranır ya da tiksinti duyardı.

Ama kızgınlık, öfke, heyecan, üzüntü ve hatta küfretme gibi daha yoğun duygular… onda yoktu.

Sadece diğer grupla karşılaştığında ara sıra biraz daha canlılık belirtisi gösteriyordu.

Gao Qi geçmişte buna alışmıştı, bu yüzden onu hafife almıştı.

Ama şimdi aniden hatırladı… O zamanlar Gözetmen A sadece yirmi yaşlarında genç bir adamdı.

Eğer sistemin kısıtlamaları altında olmasaydı canlılık ve duygularla dolu normal bir genç adam olacaktı. Yakışıklılığından dolayı biraz kibirli olsa da mutlu olduğunda gülümser, sinirlendiğinde küfreder, yanında nefret ettiği ve sevdiği insanlar da olurdu.

Bir makinenin soğuk ve duygusuz temsilcisi olmazdı.

Normal bir insanın hayatına sahip olabilirdi.

Daha önce arabadayken Gao Qi, You Huo’nun davranışlarının hâlâ geçmiştekiyle aynı olduğunu ve pek bir şeyin değişmediğini hissetmişti. Sistemin etkisinin muhtemelen çok güçlü olduğunu, kendisine çok derinden kazındığını düşünüyordu. Gözetmen A, anılarını kaybettikten sonra bile geri dönememişti.

Ancak şimdi, You Huo’nun Qin Jiu ile konuştuğunu gördüğünde, Gao Qi nihayet bu eski dostunda… genç bir insanda görmesi gereken bir canlılık belirtisi gördü.

Alışık değildi ama çok mutluydu.

Çok çok mutlu.

Hatta Qin Jiu gözüne biraz daha hoş gelmeye başlamıştı.