Koyu Switch Mode

Everyone Thinks That I Like Him [Novel] 46. Bölüm

A+ A-

Çeviren: Ari


Shang Jin kıyafetlerini masaya fırlattı. Fakat üst ranzadaki iki kişi fark etmedi. O yabancı homurdandı ve Ye Zhou’ya daha sıkı sarıldı.

Shang Jin derin bir nefes aldı ve yurt kapısına doğru yürüdü. Kapıyı açıp ardından sertçe çarptı.

Yurt kapısı bir gürültüyle kapandığında yataktaki iki kişi sonunda uyandı.

Shang Ming’in kollarını gevşettiği andan yararlanan Ye Zhou, Shang Ming’i biraz daha itti ve oturdu. Gözlerini kısarak dışarı baktı. “Shang Jin, neden bu kadar erken döndün?”

Shang Jin, Ye Zhou’nun beline hâlâ sarılan Shang Ming’e gözlerini kısarak “Ne, sizi rahatsız mı ettim?” dedi.

Ye Zhou nedenini anlamamıştı ve ateşe yağ döktü, “Eve dönmen zor. Neden iki gün daha kalmadın?”

Shang Ming, Ye Zhou’nun belini tuttu ve iki kez ovuşturdu, Ye Zhou buna alışkındı.

Shang Jin’in alnındaki damar atıyordu. Arkasını döndü ve Ye Zhou ile yüzleşmeye devam etmedi. “Daha önce bana arkadaşının geleceğini söyleseydin, ben de koşullara uyum sağlardım ve iki gün daha evde kalırdım.”

Ye Zhou utanç verici Shang Ming’e baktı ve yüzünü kaybettiğini hissetti. Shang Ming’in ellerini tuttu ve fısıldadı, “Bırak, kalkacağım.”

Shang Ming isteksizce döndü ve Ye Zhou dikkatlice onun üzerinden geçip ve yataktan atladı. Parmağıyla Shang Jin’in omzunu dürttü. “Kötü bir ruh halinde misin? Evde hoş olmayan bir şey mi oldu?” Ama dünkü fotoğraftan öyle görünmüyordu… Eğer gerçekten bir şey olduysa Shang Jin, Shang Youyou’nun fotoğrafını çekip ona göndermeye nasıl vakit bulabilirdi?

Shang Jin başını eğdi ve bilgisayarını açtı. “Hiçbir şey yok.”

Ortak odalarında bir kişi daha olduğundan Ye Zhou, Shang Jin’e açıklama yapması gerektiğini hissetti. “Arkadaşım iki günlüğüne takılmak için C Şehrinden geldi. Her neyse, Tian’er ve Ah Xu yurtta değildi, ben de kalmasına izin verdim.”

“Kalması sorun değil ama aynı yatakta yatmayın.” Shang Jin kollarını koltuğun arkasından sarkıttı ve Ye Zhou’ya bakmak için başını hafifçe kaldırdı ve “Yurttaki yatakların kalitesi o kadar iyi değil. Birlikte uyuyan iki koca adam, rahat olup olmadığınızdan bahsetmiyorum bile, yatak kesinlikle rahatsız edicidir.”

Ye Zhou, “Ben de bugün onunla yatmayı planlamıyorum. Bütün gece alıkonulmak beni öldürdü.”

Shang Jin homurdandı ve masadan bir çanta alarak, “Kahvaltın, tek kişilik.” dedi.

Ye Zhou “heheh” diye sırıttı, “Teşekkürler. Bir kişi için olması en iyisi. Bu adam ölümüne tembel. Öğlene kadar kalkmaz. Onu açlıktan öldürmek en iyisi.”

Shang Jin bunu duydu ve ruh hali biraz daha iyi oldu ancak göz ucuyla yataktaki kişiyi görünce dudağının kıvrılan köşesi tekrar aşağı çekildi.

Shang Ming’in uykusu Ye Zhou’nun dediği gibiydi: öğlene kadar uyudu, esnedi, gözlerini açtı ve etrafına baktı. Ye Zhou’yu görmedi ama karşı masada fazladan birini gördü. Ye Zhou’nun oda arkadaşı olduğunu tahmin etti. Dışa dönük biriydi ve hemen samimi bir şekilde, “Hey, Ye Zhou’nun oda arkadaşı mısın?” dedi.

Shang Jin ona bir bakış attı ve “Mm.” dedi.

Shang Jin’in yüzünü gören Shang Ming anlamsızca ıslık çaldı, “Ye Zhou bana böyle yakışıklı bir oda arkadaşı olduğunu söylemedi.”

Shang Jin tek kaşını kaldırdı ve gözleriyle sordu: Peki ne söylemek istiyorsun?

Shang Ming iyi bir ilişki kurmayı başaramadığını anladı ve utanarak “Ye Zhou nerede?” diye sordu.

“Banyoda.”

Bu kadar kısa ve öz bir cevapla Shang Ming bakışının anlamını bilmese bile, diğerinin onunla sohbet etmek istemediğini açıkça anlamıştı. Yataktan fırladı ve yüzünü yıkamak için lavaboya koştu. Tam o sırada Ye Zhou da banyodan çıkmıştı.

“Kalktıysan sana kıyafet bulayım.” Ye Zhou ellerini sildi ve dolaba yürüdü. İçeriden uzun kollu bir gömlek ve pantolon çıkarıp sandalyenin üzerine koydu. “Onları buraya koyuyorum. Ben gidip çamaşırları kurutacağım.”

Shang Jin’in göz kapakları açılmıştı. Eğer yanlış anlamadıysa Ye Zhou diğer kişi için kıyafetlerini çıkarmıştı. Bu, diğerinin Ye Zhou’nun kıyafetlerini giyeceği anlamına mı geliyordu?

İnanamayarak diğerine sordu. “Ziyarete kıyafet getirmeden mi geldin?”

Shang Ming’in ağzı köpükle doluydu ve belli belirsiz, “Ye Zhou ve ben, senin-benim diye ayrım yapmıyoruz.” dedi.

Shang Jin gülümseyerek, “Ne güzel ‘senin-benim’ yok.” dedi. Ancak gülümsemesi gözlerine ulaşmamıştı. Shang Ming onun hiç de arkadaşça davrandığını hissetmiyordu, bu yüzden utandı.

Shang Ming, göz ucuyla Shang Jin’i izlerken dişlerini fırçaladı. Üniversiteye geldiğinden beri epey düşmanlık hissetmişti ama önündeki bu kişi kesinlikle en düşmanca olan kişiydi.

Anlamadıysa soracaktı.

Shang Ming dişlerini fırçalamayı bitirdikten sonra Shang Jin’in önüne gitti ve “Seni gücendirmedim. Neden benim hakkımda yanlış bir fikrin varmış gibi hissediyorum?”

Shang Jin masum bir bakışla, “Bu nasıl olabilir? Birbirimize tamamen yabancıyız. Neden senin hakkında yanlış bir fikrim olsun ki? Bu senin kuruntun.”

“Aynen öyle.” Ye Zhou kapının dışından içeri girerken Shang Ming’in sorusunu duymuştu. “Sadece fazla düşünüyorsun. Dün insanların sana düşman olduğunu söyledin. İnsanlar seni tanımıyor bile, neden sana düşman olsunlar ki? Ne yani, edebiyat fakültesinde çok kaldığından aklın bile hassaslaştı mı?”

Shang Ming, Shang Jin’e şüpheyle baktı ve isteksizce Ye Zhou’nun ifadesini kabul etti. Aç karnına dokundu ve “Artık yemeğe gidebilir miyiz?” dedi.

“Ne yemek istiyorsun?”

“Güveç!”

“Okulumuzun arkasındaki sokakta lezzetli bir güveç restoranı var.” Ye Zhou, Shang Jin’e baktı ve “Shang Jin, birlikte gidelim mi?” dedi. Ye Zhou bu cümleyi sorduğunda içten içe Shang Jin’in reddedeceğini düşünmüştü ama hemen kabul etmesini beklemiyordu.

“Madem öyle, ara sıra güveç yemek iyidir.”

Shang Ming’in gözleri Ye Zhou ve Shang Jin arasında gidip geldi.

Güveç restoranına giderken, Shang Ming kasıtlı olarak lisedeki hayatlarını hatırlatmaya devam etti ve Shang Jin’e müdahale etme şansı vermedi.

Shang Jin rahatsız olmadı ve sanki ona karşı önceki düşmanlığı gerçekten bir yanılsamaymış gibi, yüzünde hiçbir duygu olmadan onları kayıtsız bir şekilde dinledi. Aksine yanındaki Ye Zhou, Shang Jin’i dışlama korkusuyla zaman zaman Shang Jin’e de bir şeyler söylüyordu.

Güveç restoranında Ye Zhou ortada oturdu, Shang Jin ve Shang Ming onun her iki yanında oturuyordu. Yemek sipariş etme zamanı geldiğinde garson hangi çömlekten istediklerini sordu ve Ye Zhou, “Mandarin ördeği çömleğinden.” dedi.

Ç/N: Mandarin ördeği çömleği (鸳鸯锅): biri hafif et suyu, diğeri baharatlı et suyu olmak üzere iki tarafa bölünmüş güveç.

Shang Ming şaşırmıştı. “Hangi mandarin ördeği çömleği? Daha önce ikimiz de güveç yerken, baharatlı çömlek istemiştik. Baharatlı yemeden güveç yemenin anlamı ne?”

Ye Zhou ona kibirli bir bakış attı ve “Daha önce ‘ikimizin’ yemek yediğini söylemeyi biliyorsun.” dedi.

Shang Ming uzun bir “Oh.” dedi ve anlamlı bir şekilde, “Doğru. Sonuçta o senin arkadaşın. Ona da iyi bakmalıyız.” Bu açıklamayla, Shang Jin ve onlar arasında ayrım yapmıştı. Tıpkı güveç çorbası gibilerdi ve Shang Jin diğer taraftaydı.

Shang Jin sürahiden üç bardak su döktü. İlk bardağı Shang Ming’e, ikinci bardağı Ye Zhou’ya verdi ve son bardağı alıp bir yudum içti. “Baharatlı çömlek sipariş edelim.” dedi. “Biz ev sahipleri olarak misafirin tercihine uymalıyız. Arkadaşının bir daha gelmesi zor o yüzden canı gönülden eğlenmesine izin vermeliyiz. Sonuçta benim seninle geçirecek daha çok zamanım var; sonra birlikte diğer çömleği yiyebiliriz.”

“Hayır, yine de Mandarin ördeği çömleğini sipariş edelim. Ye Zhou ve ben daha önce pek çok kez baharatlı güveç yedik. Ara sıra yeni tatlar denememiz fena olmaz.”

“Önemli değil. Burada sadece iki gün kalıyorsun. Hayal kırıklığı içinde dönmene nasıl izin verebiliriz?”

Ye Zhou sola ve sağa baktı. Neden Shang Ming ve Shang Jin’in arasında büyüyen kıvılcımların sesini duyduğunu hissediyordu?

Shang Jin ve Shang Ming hâlâ birbirlerine yol vermek için baskı yapıyorlardı. Ye Zhou bardaktaki suyu içti ve ağır ağır masaya koyduktan sonra son kararı verdi, “Sadece Mandarin ördeği çömleğini sipariş ediyoruz!”

Ye Zhou cümlesini bitirdikten sonra, Shang Ming gururla çenesini kaldırdı, Shang Jin ise sadece bardağını alıp suyunu içti. Yüzü Shang Ming’in kin beslediği kişi o değilmiş gibi sakindi.

Ye Zhou, Shang Jin’e baktı ve anlayamadı. Shang Jin bugün gerçekten tuhaftı. Oysaki nadiren baharatlı yiyecekler yerdi, ama bugün inatla baharatlı güveçte ısrar ediyordu.

Etiketler: novel oku Everyone Thinks That I Like Him [Novel] 46. Bölüm, novel Everyone Thinks That I Like Him [Novel] 46. Bölüm, online Everyone Thinks That I Like Him [Novel] 46. Bölüm oku, Everyone Thinks That I Like Him [Novel] 46. Bölüm bölüm, Everyone Thinks That I Like Him [Novel] 46. Bölüm yüksek kalite, Everyone Thinks That I Like Him [Novel] 46. Bölüm light novel, ,

Yorum

Sunucu değişikliğinden ötürü bölümlerde sayfalar hatalı olabilir. Gerekli güncellemeleri yapıyoruz ancak biraz zaman alacak. Sabrınız için teşekkürler🌸

X