Koyu Switch Mode

Everyday the Protagonist Wants to Capture Me [Novel] Bölüm 56: Qi Sapması

A+ A-

Çevirmen: Yuuki


Xie Xi’nin dudakları inceldi ve Chu Yu’ya giydirmek için bir cübbe ararken kaş çattı. Uzun kirpikleri, yiyecek polen bulamayan bir kelebek gibi çırpındı. Aşırı mağdur görünüyordu.

 

Chu Yu elini uzattı ve üzerine birkaç kıyafet giymek için ayağını kaldırdı. Gülümsemekten ve Xie Xi’ye hafif hafif vurmaktan kendini alamadı. Xie Xi için zor olmalıydı.

 

Belli ki birlikte antrenman yapmaları ve terlemeleri şu anda imkansızdı. Chu Yu şakaklarını ovuşturdu. Tüm bu karmaşadan sonra soğuk algınlığı daha iyi olmuş gibi görünüyordu. Şimdi özgürce nefes alabilirdi ve artık o kadar sersem hissetmiyordu.

 

Xie Xi acı çekmiş olsa da Chu Yu için iyi bir şeydi.

 

Chu Yu göz kırpıştırdı. “Shidi, görünen o ki iyileşiyorum.”

 

Xie Xi, önündeki minik insana baktı. İlk kez Chu Yu’nun görünümünden dolayı gerçekten siniri bozulmuştu. Duraksadı ve yüzünü çimdikledi. “…Yeni iyileştin. Hâlâ dışarıda kar yağıyor. Shixiong biraz daha uyumalısın.”

 

Depresif olmanın bir faydası yoktu. Yapamıyorlarsa yapamıyorlardır.

 

Chu Yu arkasına yaslanarak ve başını Xie Xi’nin boynunda dinlendirerek karşılık verdi. Sakinleştiğinde az önce olanlar üzerine kafa yordu.

 

Bedeni asıl görünümüne geri dönmüştü, soğuktan dolayı değil de Xie Xi’nin ruhsal enerji göndermesi sayesindeydi. Vücudundaki ruhsal enerji miktarı belirli bir noktaya ulaştığında eski hâline dönmüştü.

 

Aynı şekilde, vücudundaki ruhsal enerji tükendiğinde de aniden genç hâline geri dönüşmüştü.

 

Xie Xi de bunu düşünüyordu ve kollarında ufak bedeni tutarken parlayan gözlerle “Shixiong, sana biraz ruhsal enerji vereceğim.” dedi.

 

Chu Yu sert bir biçimde reddetti.

 

Xie Xi’nin kendini tutmasını istiyor değildi; aslında, son sefer Xie Xi kendini tutmaya zorlandığında en çok acı çeken kişi Chu Yu olmuştu ama… Xie Xi şu anda Öz Biçimlendirmenin son aşamasındaydı ve her an Doğan Ruh aşamasına yükselebilirdi. Bunun yaşanması için bol miktarda ruhsal enerjiye ihtiyaç vardı. Bu sebepten dolayı Xie Xi, olabildiğince tam ruhsal enerjinin zirve aşamasında kalmalıydı.

 

Sadece Chu Yu’ya ruhsal enerji vermek için büyük oranda çaba sarf etmek böyle bir zamanda mantıklı değildi.

 

Xie Xi tekrar iç çekti, başını eğdi, Chu Yu’nun yüzünü kaldırdı ve alnına nazik bir öpücük kondurdu.

 

“Uyu.”

 

***

 

Ling Jing, güçlü bir büyülü bariyerin arkasında gizliydi. Sıradan ölümlüler varlığını ve tahmini yerini biliyorlardı ama yalnızca kültivatörler girmelerine olanak sağlayan ruhsal enerji içindeki dalgalanmaları belli belirsiz hissedebiliyorlardı.

 

Şeytani kültivatörlerin kampına girerken Chu Yu’nun ilk tepkisi: Aşırı derecede elverişli ve huzurlu!

 

Ling Jing, ruhsal enerjiyle dolu bir bölgeye eş değerdi. Orada birlikte bir uyum içinde yaşayan insanlar, düşük seviyeli kültivatörler ve ruhsal kökleri olmayan insanlardı. Dışarıdaki, düşmanlıkla karşılaştıkları tenha bölgeden tamamen farklıydı. Tam tersine bu yer çok daha canlıydı.

 

Chu Yu sessizce iç geçirdi. Bakışlarını kaldırdığında önlerinden çok hızlı bir şekilde geçen iki şeytani kültivatör gördü. Neredeyse birlikte yere çakılıyorlardı.

 

…Tabii ki kültivasyon dünyasının, ‘Uçan Kılıç Hava Trafiği Emniyeti Tüyoları’nın bir kopyasına ihtiyacı vardı.

 

******! Chu Yu henüz lanet etmek için zaman bulamamıştı ki yüzlerinde kızgın ifade olan iki kültivatörün kılıçlarını çektiğini gördü.

 

Tek bir kelime bile söylemeden savaşa mı başlayacağız?

 

Chu Yu afalladı. Şaşkınlık içinde kalakalırken bu yer hakkında önceki izlenimini zihninden sildi.

 

En nihayetinde burası şeytani kültivatörlerin bir bölgesiydi. ‘Elverişli ve huzurlu’ atmosferine dair sahip olduğu izlenim, sadece gökyüzünde süzülen bir bulut gibi gelip geçiciydi.

 

Önceki olaydan ders çıkarınca Chu Yu bu kez yön sormaya niyetlenmedi. Her neyse, çoktan Ling Jing’delerdi yani Mei Yin Vadisi uzakta olmamalıydı.

 

Bu keyifli ruh hâli uzun sürmedi. Chu Yu bir şeyin yanlış olduğunu gördü.

 

Chu Yu’nun sadece izlemek için geldiklerini düşündüğü şeytani kültivatörler nasıl olmuştu da aslında etraflarını sarmış ve kılıçlarını çekmişlerdi?

 

Canlı bir sahne izlemek yerine salça olmanın daha eğlenceli olduğunu düşünmüş olabilirler miydi?

 

Bu fikir tam Chu Yu’nun aklının ucundan geçmişti ki Xie Xi aniden elini kaldırdı, arkalarından bir yerden fırlatılan bıçağı iki parmağıyla yakaladı ve kırdı.

 

Chu Yu ihtiyatlı bir şekilde Xie Xi’nin boynundaki tutuşunu sıkılaştırdı. “Görünen o ki Ling Jing bir tuzak. Bizi nasıl bulduklarını merak ediyorum.”

 

Ling Jing’e daha yeni girmişlerdi ve yerel manzaraya hayran kalmaya zamanları bile olmamıştı. Şeytani kültivatörler nasıl olur da hemen varlıklarını sezebilmişlerdi ki?

 

Xie Xi, bir elinde kılıcını diğer elinde de Chu Yu’yu tutuyordu. Dudak bükerek her yandan etraflarını sarmış şeytani kültivatörlere baktı. “Duydum ki Şeytani Yol’un Dun Yue Sekti, ruhsal enerji kullanmasalar bile kültivatörlerin izini sürebilecekleri bir tekniğe sahip. Şeytani bir teknik olarak kabul ediliyor.”

 

Bu tür bir teknik çok sıkıcıydı. Epey uçarıymış gibi geliyordu ama kültivatör savaşları boyunca çok kullanışlıydı. Bu ilahi teknik, Erdemli Yol kültivatörlerinin gizli ajan ve casuslarını işe yaramaz kılıyordu. Chu Yu savaş alanına sadece birkaç kez gittiği için bunun farkında değildi. Xie Xi’nin açıklamasını dinleyince dili tutuldu.

 

…Yazar hangi tarafa hile yeteneği verdi? Ana karakter Erdemli Yol’da, değil mi?

 

Ama görünen o ki Dun Yue Sekti, onları yakalamak amacıyla ruhsal alemin etrafındaki müritlerini dağıtmak için çok büyük zahmete girmişti.

 

Son birkaç gündür Xie Xi’nin iç ısısı artıyordu. Gözleri soğukça en yakındaki şeytani kültivatörlerin üzerinde dolaştı. Kılıcı Duan Xue, canlı bir elektrik devresiymiş gibi parladı ve saldırıya geçti. Hiddetli ve baskıcı kılıç darbesi yüksek bir ıslık sesiyle fırladı. Kültivatörler darbeyi engellemek için kılıçlarını kaldırdılar lakin hepsi kırıldı. Kan kusarak öldüler.

 

Durumun vahim olduğunu gören birçok kültivatör birbirlerine baktılar ve açıkça söylemeden bir eylem planında uzlaştılar. Birkaç tane tılsım bulup ikisine doğru fırlatmak için ruhsal enerjilerini kullandılar.

 

Xie Xi’nin yüzündeki ifade değişmedi. Chu Yu’nun ona uzattığı büyülü eşyaları alıp rastgele birini seçti. Hafifçe bir nefes üfürdükten sonra ruhsal enerji, tılsımları sararak hızla kültivatörlere doğru uçurdu. Bir dizi patlama ve bir sürü çığlık koptu.

 

Ölü bedenler tekrardan yere yığıldı.

 

Şeytani kültivatörler, erdemli kültivatörlere kıyasla her zaman çok çeşitli tuhaf silahlar tercih ederlerdi. Şu anki olay yeri; meteor çekiçler, zehirli iğneler, üç uçlu bronz zıpkınlar, kaplan başlı ikiz kanca kılıçlar ve ayrıca arbedeye katılan bazı yoldaş ruh canavarlarından oluşan bir karmaşaydı.

 

Ancak hiçbiri yararlı değildi.

 

Hepsi ana karakterin tek bir vuruşuyla yere serilmişti.

 

Chu Yu, kahramanın insanları zevkle dövüşünü izliyordu. Gözleri parlıyordu. Xie Xi’nin havalı olduğunu düşündü. Kafasını kaldırıp Xie Xi’yi bir öpückle ödüllendirdikten sonra bakışlarını indirdi ve onlara doğru akın eden ancak sadece sürüler hâlinde ölen şeytani kültivatörlere gülümsedi.

 

Ödülünü aldıktan sonra Xie Xi daha hırslı savaştı. Bir kültivatörün yüzüne basıp zıplayarak kuşatmadan çıktı ve sonra Duan Xue’yi kınından çıkardı. Bir el mührü yaptı, iki parmağı arasında soluk kırmızı bir ışık gizliydi.

 

Fazladan süslü hareketler yapmadan bir teknik aktif etti. Füüü! Kırmızı alevler, şeytani kültivatörleri çevreledi. Uzaktan Chu Yu, devasa alev topunun bir şekli olduğunu net bir şekilde görebiliyordu.

 

Obur bir Taotie gibi görünen kırmızı alev, sanki onun yemekleriymiş gibi şeytani kültivatörlerin hepsini yutmaya hazırdı.

(ÇN: 饕餮 (Taotie); Çin mitolojisinde açgözlülük ve oburluğun sembolü olan efsanevi bir yaratıktır.)

 

Chu Yu kitaba transmigre olduğundan bu yana ana karakterin güçlü bir teknik kullandığını gördüğü ilk seferdi. Bunun hakkında meraklı olmaktan kendini alamadı bu yüzden sonuca bakmak için boynunu uzattı ama Xie Xi, onun gözlerini kapattı.

 

Xie Xi’nin sesi kısık ve çekiciydi, kalbinin en hassas telleri titreyene kadar Chu Yu’nun kalbinde yankılandı. “Shixiong, o sahne görmen için uygun değil.”

 

Chu Yu: “…Afedersin ama ben gerçekten bir çocuk değilim…”

 

Xie Xi onun aciz olduğunu anlamıştı ama bir an sessiz kaldıktan sonra: “Shixiong; ölümlü dünyasının tozlarıyla kirlenmemiş, ölümsüz bir roman karakteri gibi saf ve yüce biri. İnsanları kılıçla öldürmek veya onların ölümünü izlemek Shixiong için uygun değil.”

 

Xie Xi başını eğdi ve şefkatle Chu Yu’nun yüzünü okşadı. “Shixiong’un rahatsız hissetmesine dayanamam.”

 

(:3″∠)…

 

Chu Yu’nun dili tutulmuştu.

 

Ana karakter… sonunda… neyi yanlış anladın…?

 

Xie Xi’nin, onun karakteri hakkındaki izlenimini düzeltmek için boğazını temizleyemeden önce Xie Xi aniden soğuk bir tonda: “Tekrar geliyorlar. Shixiong, tutun bana. Hepsini öldürebileceğimi düşünmüyorum.”

 

Chu Yu şaşırdı. Birdenbire bir şey hatırlarken aklına bir fikir geldi. Yüzü kasvetliydi, usulca: “Xie Xi derhal buradan çık.”

 

Öleceklerini bilseler bile şeytani kültivatörler yine de onlara saldırdı. En üst yedi Şeytani Yol sektinin emrinden dolayı olmalıydı.

 

Neden hayatlarını bir kenara atıyorlardı?

 

Açıkça, Chu Yu ve Xie Xi’yi oyalamak amacıylaydı böylelikle yüksek seviyeli bir kültivatör gelip onları öldürebilirdi. Xie Xi cevap vermedi. Beş temel saldırısı devam ederek durmaksızın değişip dönüşüyor ve şeytani kültivatörler ölmeyi sürdürüyordu.

 

Chu Yu’nun tepki vermesi birkaç saniye aldı. Xie Xi’nin ifadesine bakmak için geri çekildi.

 

Yüzündeki ifade sakindi ama dudaklarının kenarı hafifçe yukarı kalkmış ve gözleri kızarmıştı.

 

…Kontrolden mi çıkmıştı?

 

Çocuk önceden bir Qi Sapması yaşamıştı ve genellikle çok ölçülüydü. Lu Qingan, kültivatörler arasındaki savaşta onu yakından izlemişti. Birliktelerken herhangi bir şeytani etki belirtisi yoktu.

 

Ancak Chu Yu, Mei Yin Vadisi’nden o kültivatör tarafından saldırıya uğradığında Xie Xi neredeyse kontrolünü kaybetmişti ve ruh hâli istikrarsızdı. Xie Xi’nin tutumu son zamanlarda daha istikrarlı olsa da büyük ihtimalle hâlâ kontrolünü kaybetmenin eşiğindeydi. Dahası, Ling Jing’e girdiklerinde Xie Xi, kanla kırmızıya boyanana dek kültivatörlerle kılıç çarpıştırmıştı ve bilinçsizce… kontrolünü kaybetmişti.

 

Sevgilim, Qi Sapması yaşamak için bundan daha berbat bir zaman olamazdı.

 

Duyguları istikrarsızken birinin ruhsal enerjisini pervasızca heba etmek yeterince kötüydü… Ama eğer tam Doğan Ruh aşamasına yükselmenin kıyısındaki bir kültivatörse bu, yükselemeyeceği anlamına gelirdi.

 

Chu Yu’nun kalbi duracaktı neredeyse. Xie Xi’nin yakasını tuttu ve mırıldandı. “Xie Xi, uyan!”

 

Çocuk hâlinde olması gerçekten de talihsizlikti. Sesi çok narin ve tatlıydı, ciddiyetten tamamıyla uzaktı. Kelimeleri bile biraz komik geliyordu.

 

Ne zaman olduğunu hatırlamasa da Xie Xi’nin yüzü kanla lekelenmişti. Chu Yu’nun sesini duyunca biraz kendine geldi ve ona boş boş baktı. Kızarmış gözleri Chu Yu’nun berrak siyah gözlerini yansıttı ve bir an için uyanmış gibi görünüyordu.

 

“…Shixiong?”

 

Chu Yu tuttuğu nefesi bıraktı ve Xie Xi’nin yüzündeki kanı sildi. “Xie Xi kılıcını yerine koy, hemen buradan gitmeliyiz.”

 

“Almak…?” Xie Xi bir süre Chu Yu’ya baktı ardından Duan Xue’yi bir kenara fırlattı. Ruhsal enerjisini kullanmayı bıraktı ve hemen Chu Yu’yu kollarına çekip yere yatırdı.

 

…Ne *****! Ben seni yatakta alacağım demedim ki!

(ÇN: 收 (shou), hem “bir kenara koymak” hem de “almak” anlamına geliyor. Chu Yu kılıcını koymasını isterken Xie Xi ‘kılıcını’ almak istediğini sanıyor.)

 

Son zamanlarda Chu Yu, eşine bağlı bir adam gibiydi. Biraz ruhsal enerjisi olmasına karşın zar zor kullanabiliyordu. Aceleyle Duan Xue’yi geri çağırdı; ardından Xie Xi’ye, Xun Sheng’in üzerine oturmasına yardım etti. Xun Sheng üzerinde uçup yerdeki tehlikeli durumdan kaçındılar.

 

Şeytani kültivatör bölgesi düşmanlarla dolup taşıyordu bu yüzden şehri terk etmek en iyisiydi. Yolculuk sırasında Chu Yu, Xie Xi’nin ona yaslanmasına müsaade etti. Xie Xi’ye bakarken dudaklarını büzen Chu Yu, Xie Xi’nin yarı bilinçli hâldeyken kaş çattığını gördü. Chu Yu’nun gözleri doldu ve kalbi cız etti.

 

Duan Xue’yi çağırabildiği anı hatırlayınca Chu Yu aşırı şanslı olduğunu hissetti.

 

Üç ay gizlice Xie Xi’ye, ruhsal enerjisini aktardığı bir zaman dilimi vardı; Xie Xi’nin ruhsal aurası Chu Yu’nunkiyle boyanmıştı. Xie Xi’nin, Xun Sheng’i çağırabilmesinin nedeni buydu. Duan Xue de efendisini hatırlayabilen bir ebedi kılıçtı. Xie Xi dışında başka kimse çağıramamalıydı…

 

Tabii Xie Xi de gizlice her gün Chu Yu’ya ruhsal enerjisini aktarmadıysa.

 

Anıt Mezar Harabelerinden döndükten sonra Xie Xi’yle kaç kere uyuduğunu anımsayınca Chu Yu lanet etmekten kendini alamadı.

 

Çocuğun kalbi o kadar iyiydi ki, biri ona iyilik yaptığında bunu katbekat geri ödemeye çalışıyordu. Chu Yu’nun kültivasyonunun çok hızlı bir şekilde ilerlemiş olmasına şaşmamalı. Chu Yu, bunun nedeninin birlikte oldukları için olduğunu sanmıştı… ama görünen o ki Xie Xi gece gizlice ona ruhsal enerjisini aktarıyordu.

 

Ve Xie Xi’nin Qi Sapması da Chu Yu’nun suçuydu.

 

Xie Xi, Chu Yu’nun ona karşı ne kadar nazik olduğunu da methetmiş, içtenlikle Chu Yu’ya övgüler yağdırmış, ona zarar verip neredeyse Qi Sapması yaşamasına neden olan kişi hakkında hiç düşünmemişti.

 

Chu Yu derin bir nefes aldı, aniden gelen ağlama isteğini bastırdı. Gözlerini sildikten sonra önündeki sahneyi gördü ve o kadar korktu ki hemen durdu. Arkasındaki eliyle acil durumda kullanabileceği eşyalar bulmak için depolama yüzüğünü umutsuzca karıştırdı.

 

Daha yeni şehirden hızlıca uçup gitmişti ama görünen o ki dışarıda bekleyen insanlar vardı. Ruhsal enerjisindeki dalgalanmalara göre Doğan Ruh aşamasındaki kültivatörler olmalıydılar.

 

Gri giyinmiş iki yaşlı adam sakallarına dokundular ve aylak aylak uzakta durdular. Chu Yu’yu görünce hepsi kaş çattı ve meraklandı. “Hangi ailenin çocuğu bu?”

 

“Yan etkisi olan ruhsal tekniğe sahip bir kültivatör olmalı.”

 

Konuşmalarını dinlerken Chu Yu şu anki görünümünün Mei Yin Vadisi’nin gizli tekniğinin sonucu olduğunu bilmediklerini fark etti. Yalnızca tek bir bakışla lanetin kökenini kolaylıkla tanımlayan Shen Nian’a olan hayranlığı büyük ölçüde arttı. Ellerini arkasında kenetli bir şekilde durdu ve sessizce bekledi.

 

“Öz Biçimlendirme aşamasındaki iki küçük kültivatör buraya girmeye cüret etti.” Soldaki yaşlı adam homurdandı. “Madem biraz cesaretiniz var öyleyse isimlerinizi beyan edin. Bu yaşlı usta, birinin önce ismini öğrenmeden öldürmeyi sevmez.”

 

Sağdaki yaşlı adam bir müddet Xie Xi’nin yüzüne baktı. Yaşlı adamın yüzündeki ifade bir şoka dönüştü. “O küçük piç.”

 

“Hı?” Soldaki yaşlı adam, Xie Xi’ye karmaşık bir bakış attı. Etrafındakilere bakınca birdenbire bir şey fark etti ve güldü. “Sizi döven Öz Biçimlendirme aşamasındaki kültivatör bu mu? Merak ediyorum da ne tür Öz Biçimlendirme aşamasındaki bir kültivatör ondan kaçmak zorunda kalacağınız kadar kötü bir şekilde sizi yaralayabilir.”

 

Bu şekilde alay edilen kişi sert sert baktı.

 

“Yalnızca genç bir kültivatörün sinsi saldırısıydı.” Yaşlı adam Xie Xi’ye ters ters baktı, ifadesi öldürme niyetiyle doluydu.

 

“Evlat, arkandaki adamı teslim et ben de hayatını bağışlayayım.”

 

…Ne klişe bir cümle ama! Birisi, böyle basmakalıp bir sözü nasıl olur da yüksek sesle söyleyebilirdi?!

 

Chu Yu şaşırmıştı. Gülümsedi ve “Yanındaki adamı öldür ben de seni bağışlayayım.” dedi.

 

“Sen…”

 

Cümlesini tamamlamasını beklemeden Chu Yu, birkaç tane Semavi Yıldırım Yumurtası fırlattı.

 

Aniden karşı konulamaz bir gök gürültüsü ve şimşek ışığı, yüksek bir gümbürtüyle patladı; anında oradaki bütün yaşayan varlıkları yok etti.

 


 

Etiketler: novel oku Everyday the Protagonist Wants to Capture Me [Novel] Bölüm 56: Qi Sapması, novel Everyday the Protagonist Wants to Capture Me [Novel] Bölüm 56: Qi Sapması, online Everyday the Protagonist Wants to Capture Me [Novel] Bölüm 56: Qi Sapması oku, Everyday the Protagonist Wants to Capture Me [Novel] Bölüm 56: Qi Sapması bölüm, Everyday the Protagonist Wants to Capture Me [Novel] Bölüm 56: Qi Sapması yüksek kalite, Everyday the Protagonist Wants to Capture Me [Novel] Bölüm 56: Qi Sapması light novel, ,

Yorum

Sunucu değişikliğinden ötürü bölümlerde sayfalar hatalı olabilir. Gerekli güncellemeleri yapıyoruz ancak biraz zaman alacak. Sabrınız için teşekkürler🌸

X
İçerik Uyarısı
Uyarı, "Everyday the Protagonist Wants to Capture Me [Novel] Bölüm 56: Qi Sapması" reşit olmayanlar için uygun olmayan şiddet, kan veya cinsel içeriğe sahip olabilir.
Onayla
Çık