Çevirmen: Violas
Sersemledi ve geriye sendeledi.
Bu da neydi…?
Bulanık görüşü tanıdık bir koridoru gösteriyordu. Tam olarak ne olduğunu anlaması biraz zaman aldı.
Gözlerini kırpıştırdı, bakışlarını aşağı indirdiğinde ona bakan iki özdeş yüz gördü. Yerdeki dağılmış parçaları gören Grayson, bu küstah yaratıkların bir vazo ile onu başından vurduğunu fark etti.
“Siz…”
Tam onlara ne yaptıklarını sormak üzereyken ikisi de aynı anda ona atıldı. Hazırlıksız yakalanan Grayson, darbenin etkisiyle dengesini kaybetti ve geriye doğru düştü. Bir gürültü koptu, ikizlerden biri hemen onun üzerine çıktı.
“Seni şerefsiz! Bizimle oynamaya nasıl cüret edersin?!”
Üzerindeki adam burnundan soluyordu, öteki de öfkeyle konuşmaya başladı,
“Bunu yapıp kurtulabileceğini mi sandın? Bugün buradan çıkamayacaksın seni orospu çocuğu.”
Bir tane vazo paçasını eliyle tuttu.
Ah, hadi ama.
Grayson, bundan sonra ne olacağını bilerek yüzünü buruşturdu. Seramik parça yere düştüğünde başını yana çevirdi. Grayson’ın hareketsiz bedenini onayladıktan sonra ikizler, uzun bacaklarından birini tutarak onu bir yere sürükledi.
Ah, tanrım.
Grayson, ağırlaşan göz kapaklarını kaldırıp sallanıp duran tavana bakarken şöyle düşündü,
Keşke Alex’i de yanımda getirseydim.
En son, Alex ile çiftleşmelerine izin vermesi gerektiğini düşünürken tamamen bilincini kaybetti.
***
“Igh” diye inledi.
Başındaki zonklayan ağrıyla Grayson’ın bilinci yerine geldi.
Oturmaya çalıştı ama birden gelen metalik çıkırt sesi ile kollarında hissettiği rahatsız edici çekişme onu durdurdu. Yukarı baktığında bileğinin yatak direklerine kelepçeli ve zincirlenmiş olduğunu gördü. Diğer bileği de aynı şekilde zincirlenmişti. Sonra isteksizce de olsa yatağa bağlandığı gerçeğini kabul etti.
“Bu ne biçim bir oyun böyle?”
Grayson, aceleyle pantolonunu çıkaran ikizlerden birine seslenerek sordu. Sesi, tüm bu durumu komik buluyormuş gibi alaycıydı. Çoktan soyunmuş olan diğer ikiz, dizlerinin üzerine çökerek Grayson’ın yüzüne doğru süründü ve öfkeyle cevap verdi,
“Gayet açık değil mi? Ortalığı sen karıştırdın ve şimdi sorumluluk alacaksın.”
Küçük, şirin penisi tamamen erekte olmuş ve ıpıslaktı. Kıçı da muhtemelen aynı durumdaydı. Hayır, muhtemelen daha da beterdi.
Şşşhh, şşşhh.
Dişlerini sıkarak sinir bozucu bir tıslama sesi çıkaran ikizlerden biri Grayson’ın alt tarafına doğru hareket etti. Titreyen elleriyle Grayson’ın pantolonunun tokasıyla uğraşırken, havada metalik bir tıklama sesi yankılandı ve o da bir küfür savurdu.
“Bana sikini ver seni orospu çocuğu. Kendini hazırla, tüm gece kurutana kadar sıkacağım onu.”
Kesik kesik soluğu ve titreyen omuzlarıyla heyecandan aklını kaybetmiş gibi görünüyordu Yine de bu kadar sakin kalması şaşırtıcıydı. Sonuçta, Grayson’ın kasıtlı olarak saldığı feromonlarla ıslandıktan sonra bile ikizler hâlâ kendi istekleriyle konuyor ve hareket edebiliyorlardı. Ancak zamanlarının azaldığı da anlaşılıyordu.
Grayson hafifçe gülümsedi, onların mücadelesini izliyordu; feromonlarla sersemlemiş elleri, onu soymaya çalışırken tekrar tekrar kayıyordu.
“Gerçekten de bana tecavüz edebileceğinizi düşünmeniz ne kadar da tatlı.”
“Kes sesini seni orospu çocuğu.”
“G-güçlü görünmeye çalışma, h-hiçbir şey yapamazsın!”
İkizler sırayla bağırdılar. Seslerindeki sakinlik kaybolmuştu fakat Grayson bu durumda bile tamamen rahattı. Hareketlerini kısıtlayan kelepçelere rağmen yüzünden eksik olmayan gülümsemesi ikizleri huzursuz etti.
Neler oluyordu?
Zihinlerinde bir şüphe kırıntısı belirdi – Bir şey ters mi gitmişti? – ama hemen bunu reddettiler. Grayson hiçbir şey yapamazdı. Bu şekilde bağlıyken ne yapabilirdi ki? En fazla, öfkeyle feromonlarını salabilirdi.
Ama yine de- belki de.
Onun etrafında her zaman olan feromon kokusu yoğunlaştı. Ağır, baskıcı bir his yavaşça ikizlerin derisine sızdı. Ani bir irkilmeyle donup kaldılar. İçleri ürperdi. Sanki vücutlarındaki her tüy diken diken olmuştu. Her nefes alışlarında duyularını uyuşturan garip bir histi bu. Feromonlarla sarhoş hâlde bile içgüdüsel olarak korku hissettiler.
Grayson bizi öldürebilir.
Onların tereddüte düşüşünü izleyen Grayson, az önce ona küfürler savurup saldırdıkları agresif tavırlarının nereye gittiğini merak ediyordu. Grayson ağzını açtı,
“Tamam, tamam.” Dedi.
Sakin bir tonda devam etti,
“Bu kadar çok istiyorsanız sizinle oynayacağım.”
O anda ikizler Grayson’ın mor gözlerinin altın rengine döndüğünü gördüler.
Yorum