Koyu Switch Mode

Number One Zombie Wife [Novel] 79. Bölüm

A+ A-

Çevirmen: Khentimentiu


 

Zheng Guo Zong, bir yandan erişte yerken Mu Yi Fan’ın verdiği tepkiyle neye uğradığını şaşırdı. Yemek boğazına kaçtı, birkaç kez öksürüp nefesini toparladıktan sonra kafasını eğip fısıldadı. 

 

“Benim oğlumun adı Zheng Jia Ming olarak duyulursa… Yani… Köylüler bunu duyarsa var ya, yeminle bizi köyden tekme tokat kovarlar.” 

 

Mu Yi Fan kaşlarını kaldırdı. 

 

“Köylüler hâlâ senin oğlunun akıl hastanesinden kaçan o hasta olduğunu bilmiyor mu? Hiç mi haber izlemiyor bunlar?” 

 

Zheng Guo Zong anında atladı. 

 

“Benim oğlum deli falan değil! Haberler hep palavra atıyor. Neyse ki köylüler haberle falan pek ilgilenmez. Zaten iş güç derken haber saati geçmiş oluyor. Akşam haberleri başlamadan da hepsi uyuyor. Üstelik her yerde aynı haber de dönmüyor ki. Gören bile tanımaz zaten, oğlum yıllar önce taşındı gitti. Yüzünü unuttular.” 

 

“Evet, aslında enstitüden kaçtığını biliyorum.” 

 

Aslında Zheng Jia Ming, H Şehri Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden kaçan ve haberlere çıkan hastalardan biriydi. Ama asıl kimliği, bir arkeologdu. 

 

Kıyametin eli kulağında olması boşuna değildi, adamda kendine dair farkındalık vardı! O yüzden sürekli maske ve güneş gözlüğüyle dolaşıyordu. 

 

Ama Mu Yi Fan’ı asıl şaşırtan şey bu değildi. 

 

ZHENG JIA MING, KENDİ YAZDIĞI ROMANDA ZOMBİ KRALI’NIN EN GÜVENDİĞİ ADAMDI! 

 

Eğer Zhuang Zi Yue Zombi Kralı’nın sol koluysa, Zheng Jia Ming de sağ koluydu. Hatta Kral, bu ikiliye “Kara Beyaz Ölüm Melekleri” diyordu. 

 

Zheng Jia Ming’in Zombi Kralı’na katılma sebebi de dramatikti, Çünkü Kral, babası Zheng Guo Zong’un hayatını kurtarmıştı. 

 

Zheng Guo Zong oğlunu düşününce içi eziliyordu. 

 

“Evladımı ilk başta terk eden zaten insanlardı, o da insanlığı terk etti, gitti Zombi Kralı’na sadakatle hizmet etmeye başladı.” Demişti. 

 

İnsanların gözünde, Zheng Jia Ming artık bir hain, bir insan düşmanıydı. 

 

Mu Yi Fan iç çekmeden duramadı. 

 

Zhuang Zi Yue’yi bulmaya çalışırken kendini Zheng Guo Zong ve oğlunun yanında bulmuştu. 

 

Hayat işte, ne çıkacağı belli olmuyor. 

 

Zheng Guo Zong’un elindeki çubuklar masaya düştü. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. 

 

“Sen… Sen bunu nereden biliyorsun? Yoksa sen de Enstitüden mi kaçtın?” 

 

Mu Yi Fan bu soruyu geçiştirdi. 

 

“Yarın artık çocuğun maske takmasına gerek yok. Ülke kaos içinde, kimse peşine adam salacak durumda değil.” 

 

Zheng Guo Zong yine de tedirgindi. 

 

“Ama ya…” 

 

O anda bina içinde tuhaf sesler yükselmeye başladı. Zheng Guo Zong’un yüzü gölgelendi. 

 

“Ne zaman oğlum insan eti yemek istemeyi bırakacak acaba?” 

 

Mu Yi Fan omuz silkti. 

 

“Çok uzun süre aç kaldı. Böyle giderse köylüler de bir tuhaflık olduğunu anlayacak. Açlıktan kendini kaybedip bir gün seni de tanımaz hâle gelir, sonra seni de ısırır.” 

 

Zheng Guo Zong paniğe kapıldı. 

 

“Ee… Ne yapalım o zaman?” 

 

Mu Yi Fan dün geceki çiğ balık (sashimi) işini hatırladı. 

 

“Git iki kalamar al, ben ona yine çiğ çiğ hazırlayıp götürürüm.” 

 

Zheng Guo Zong sorgusuz sualsiz kalktı, balıkları aldı, sashimi yaptı. Mu Yi Fan da tabağı alıp ikinci kata çıktı. 

 

Yukarıdan gelen homurtular artık iyice artmıştı. Odanın içinden gelen sesler bildiğin hayvan sesi gibiydi. 

 

Zheng Guo Zong da gizlice peşinden gelmişti, kapının dışında dinliyor, içi paramparça oluyordu. 

 

Zheng Jia Ming odada neredeyse bilincini kaybetmişti. Canlı insan kokusunu alınca kapıya saldırdı. 

 

Kapı bir anda açılınca hızla dışarı fırladı ama karşısında Mu Yi Fan’ı buldu. 

 

Nasıl olduğunu bilmiyordu ama bu adam onda tuhaf bir korku uyandırmıştı. 

 

Mu Yi Fan adım adım içeri girdikçe, Zheng Jia Ming de adım adım geri çekilip yatağa devrildi. 

 

Mu Yi Fan tabağı uzattı. 

 

“Buyur, sashimi. Canlı insan kadar lezzetli olmayabilir ama en azından bilincini korumana yardım eder.” 

 

Zheng Jia Ming önce ona, sonra da sashimiye baktı. 

 

Sonra tabağı kaptığı gibi saldırdı, önüne geleni ağzına tıktı. 

 

Yemeği neredeyse bitirdikten sonra hareketleri yavaşladı, gözlerini Mu Yi Fan’a dikti ve zorla kelimeler dökülmeye başladı. 

 

“Teş… teşekkür ederim.” 

 

Mu Yi Fan şaşkınlıkla sordu. 

 

“Sen… konuşabiliyor musun?” 

 

Zheng Jia Ming’in kendisi bile afalladı. Böyle bir şey beklemiyordu. 

 

Kapının dışında dinleyen Zheng Guo Zong gözyaşlarına boğulup içeri fırladı. 

 

“Zhang Ming! Jia Ming! Konuştun oğlum!” 

 

Zheng Jia Ming kapıya bakıp kısık sesle mırıldandı. 

 

“Baba…” 

 

Zheng Guo Zong oğluna sarılmak için ileri atıldı ama Mu Yi Fan onu durdurdu. 

 

“Doktorcuğum, sen dışarıdan sevsen daha iyi.” 

 

Zheng Guo Zong durdu, gözyaşlarını silip başını salladı. 

 

“Peki…” 

 

Eşinden beri ilk defa bu kadar sevinç gözyaşı döküyordu. 

 

Zheng Jia Ming, Mu Yi Fan’a bakıp kaşlarını çattı. 

 

“Az… önce… sen içeri girince… ben… ben niye korktum? Karşı koyamadım… Neden?” 

 

Mu Yi Fan’ın gözleri parladı. 

 

“Ben sana korku mu verdim?” 

 

Bir anda kafasında ampul yandı. 

 

“Muhtemelen benim seviyem senden yüksek.” 

 

Az kalsın unutuyordu, yüksek seviye zombiler, düşük seviyelileri kontrol edebiliyordu. 

 

Zheng Jia Ming anlamaya çalıştı. 

 

“Seviye?” 

 

Mu Yi Fan konuyu uzatmadı. 

 

“İleride anlarsın. Ama şimdilik dışarı çıkmak yok. Birkaç gün konuşmayı dene, kendini kontrol etmeyi öğren. Sonra çıkarız.” 

 

Zheng Jia Ming başını salladı. 

 

Aynı akşam, Zheng Guo Zong neşe içinde koca bir sofra kurdu. Mu Yi Fan’ın sevip sevmediğine bakmadan eline zorla yemek tutuşturdu. 

 

Mu Yi Fan pişmiş sebzeleri yerken yüzü buruştu, sanki hamam böceği yemiş gibi… Az kalsın tükürecekti. Bu hâli çok komikti. 

 

Tam o sırada kapı çaldı. Bir ses geldi. 

 

“Zheng Amca! Televizyon çekiyor mu?” 

 

Zheng Guo Zong kapıya yöneldi. 

 

“Bizde televizyon yok. Sizinkinde ne oldu? Yayın mı gitti?” 

 

“Evet ya, aniden ekran karıncalandı.” 

 

Daha lafı bitmeden diğer komşular da sokağa döküldü. Kimisi televizyon yayını yok diye yakındı, kimisi telefonu denedi… 

 

Ne televizyon çekiyordu, ne de telefonda sinyal vardı. 

 

Zheng Guo Zong eve dönüp durumu anlattı. 

 

Mu Yi Fan için sürpriz değildi, belli ki saat işlemeye başlamıştı. 

 

O anda elektrikler de kesildi. 

 

Dışarıdaki gürültü arttı. 

 

“Ne oldu? Elektrik de mi gitti şimdi?” 

 

Mu Yi Fan cebinden telefon ışığını açtı, Zheng Guo Zong’la beraber dışarı çıktı. 

 

Her yer zifiri karanlıktı. Köylüler sokakta toplanmıştı. 

 

Elektriksiz hayat, köylüyü bile isyan ettirmişti. 

 

Zheng Guo Zong yanına sokulup kulağına fısıldadı. 

 

“Mu bey… Yani şimdi televizyon da yok, telefon da… Elektrik de kesildi. Ne oluyor? Sen bir şey biliyor musun?” 

 

Mu Yi Fan güldü. 

 

“Doktorcuğum, sen beni haber merkezi mi sandın?” 

 

“Yok ya, sadece sen her şeyi biliyorsun gibi geliyor da…” 

 

Mu Yi Fan tam cevap verecekti ki karanlıktan biri seslendi. 

 

“Zheng Amca!” 

 

Sesin sahibi Zhang Le’ydi, köydeki yaşlı Zhang’ın oğlu. 

 

“Elinde bir kutu vardı, Zheng’e uzattı. 

 

“Evde kalan misafirinize, Mu beye vermemi istediler.” 

 

Mu Yi Fan kutuyu aldı, ışığı tuttu ve kapağı açtı. 

 

İçerisi sashimi doluydu. 

 

Üstelik bir de not vardı. 

 

“G Şehri’ne gel.” 

 

Etiketler: novel oku Number One Zombie Wife [Novel] 79. Bölüm, novel Number One Zombie Wife [Novel] 79. Bölüm, online Number One Zombie Wife [Novel] 79. Bölüm oku, Number One Zombie Wife [Novel] 79. Bölüm bölüm, Number One Zombie Wife [Novel] 79. Bölüm yüksek kalite, Number One Zombie Wife [Novel] 79. Bölüm light novel, ,

Yorum