Çevirmen: Khentimentiu
Li Qing Tian biraz endişeyle sordu,
“Nasıl? Bu nasıl oldu?”
Bugünkü Genç Efendi’nin normalde olduğundan çok farklı olduğunu düşünüyordu. Önceden Mu Yi Fan’ı her gördüğünde, hemen onun kemik kanseri olduğunu hatırlardı. Bu yüzden Genç Efendi’nin tepkileri her zaman sert ve saldırgandı. Fakat bugün… Bugün bambaşkaydı. Sakin, hatta neredeyse normal bir insana benziyordu.
Mu Yi Fan göz kapaklarını indirdi.
“Biliyorsun, bu villada tek başıma yaşıyorum. Çok yalnızım. Bu yüzden bir arkadaş edinmek istedim… burada benimle birlikte yaşasın diye, ama nasıl tepki vereceğini bilmiyorum.” Mu Yi Fan’ın kafasında farklı planlar vardı, ve şu an o planın temellerini atıyordu.
Li Qing Tian, şu anki Mu Yi Fan’a baktı. Zavallı görünüyordu. Ona acıdı ve yumuşak bir sesle dedi ki.
“Genç Efendi, ona doğrudan anlatabilirsin aslında…”
Mu Yi Fan başını salladı,
“Doğruyu söylesem bile, en fazla birkaç gün kalır benimle.”
Li Qing Tian yavaşça sordu,
“O zaman ne yapmak istiyorsun?”
Mu Yi Fan başını kaldırdı, Li Qing Tian’ın gözlerinin içine baktı, neredeyse yalvarır gibiydi.
“Dr. Li, ona yalan söyle… Ona benim çok yaşamayacağımı söyle. Bunu duyarsa, yanımda kalır. Uzun süre değil, sadece bir ay kalsın yeter.”
Mu Yi Fan içinden geçirdi, Zaten bir ay sonra kıyamet kopacak. O zamana kadar onun güvenini kazanırsam, belki bir fırsat bulup onu öldürebilirim.
Eğer dünyanın sonundan önce onu öldüremezsem, o zaman saklanmam gerekecek, diye düşündü. Çünkü zombi olduğumda bedenim başlangıçta çok katı ve sert olacak o halimle de yakalanmam kolay olur.
Li Qing Tian iç geçirerek başını salladı.
“Peki…”
Onu ikna eden şey yalnızca Mu Yi Fan’ın haline acıması değildi, aynı zamanda Mu ailesi ona gizlice yüklü bir miktar para vermişti. Bu parayla, Mu Yi Fan’a deneysel bir virüs enjekte etmesini istemişlerdi. Söylentiye göre bu virüs, kemik kanserinin yayılmasını yavaşlatıyor ama sonuçta hastayı öldürüyordu.
“Bu arada,” dedi yeniden, “Yüzümü gazlı bezle sar. Ne kadar hasta görünürsem, o kadar etkili olur. O zaman arkadaşım daha çok üzülür ve yanımda kalmak ister.”
Li Qing Tian hemen yanıtladı,
“Tamam.”
Mu Yi Fan’ın yüzü yarıya kadar sarılmıştı ki… Aniden, salonun ortasında, koltukta bir siluet belirdi. Havayı keskin bir soğukluk kapladı. Salondaki her şey, aniden ortaya çıkan bu kişinin buz gibi bakışları altında dondu kaldı.
Zhan Bei Tian’dı bu gelen.
Gözleri soğuk, keskin… İçinde hem şüphe hem de yabancılık vardı.
Kafası karışıktı. Açıkça hatırlıyordu, Zombi Kral Mu Yi Fan tarafından öldürülmüştü. Ama şimdi yaşıyordu? Biri onu kurtarmış mıydı? Yoksa yine mi ölmüştü? Belki de… yeniden mi doğmuştu?
Daha da garibi, zihninde bazı yabancı anılar vardı. Kendi bedeni üzerinde göz gezdirdi, sonra pantolonunun cebinden cep telefonunu çıkardı.
Ekranda tarih ve saat şu şekildeydi: 5 Nisan 2014, saat 19:43.
Gözbebekleri genişledi.
Bu… Bu tarih… Dünyanın sonundan tam bir ay önce değil mi?
O günü çok iyi hatırlıyordu. G Şehri Shui Köyü’ne eski silah arkadaşlarının mezarını ziyaret etmeye gitmişti. Dağda pusuya düşürülüp vurularak öldürülmüştü.
Ama şimdi, anılarında garip bir şey vardı, Biri onun için kurşun yemişti!
Bu neyin nesi?
Şaşkınlıkla düşüncelere daldığı sırada, ön odadan gelen seslerle irkildi…
Yorum