Global University Entrance Examination [Novel] Bölüm 153: Düzeltme Programı

Çevirmen: Ari

---

Bölüm 153: Düzeltme Programı

Adam kaçırmaya meraklı olan ikili, böyle bir yolculuk yapamadılar çünkü 154 onları engelledi.

154, “Böyle bir şeyle başa çıkabilirim. Herkes hafızasını geri kazandığına göre, Du Deng Liu da hafızasını geri kazanmış olmalı ve hatta artık aynı dürüst yaşlı adam olmayabilir. Artık ceza bölümünde olmadığından şüpheleniyorum. O yaşlı adamın otoritesi yüksek, bu yüzden gidebileceği birçok yer var. Önce yerini teyit edeceğim ve geçici olarak onu engelleyip engelleyemeyeceğime bakacağım. Başarısız olursam, o zaman bunu ikinize bırakacağım, patron.” dedi.

“Tamam.” Qin Jiu başını salladı, “Ama öncelikle teyit edilmesi gereken bir şey daha var.”

“Nedir?”

“Du Deng Liu’yu ‘engellemek’ sistem üzerinde nasıl bir etkiye sebep olacak? Engellendikten sonra sistemin tepki vermesi ne kadar zaman alacak?”

“Hemen. Onu yakaladığın an, anlayacaktır.”

922 tısladı ve yüzünü buruşturdu, “Bu kadar mı zor? Size söylüyorum; o yaşlı adam ben de psikolojik bir gölge bıraktı.”

Bundan bahsetmişken, Qin Jiu şimdi hatırladı. 922 hafızasını İkiz Kuleler’de cezalandırılırken kaybetmişti. Belki de Du Deng Liu’yu tanıdığı ve şaşkınlığını gizleyemediği için bu sonuçla karşılaşmıştı.

154 ona baktı ve mırıldandı, “Bu odada psikolojik bir gölgesi olmayan var mı?”

922 birdenbire fark etti, “…Ah, doğru.”

154, “Ama endişelenme, bunun yapılamayacağı anlamına gelmiyor.” dedi, “Aslında, Du Deng Liu benimle benzer bir durumda ve sistemde ayrı bir varlık olarak kabul ediliyor. Oturmasından kalkmasına kadar, sistem her şeyi bilecek ama çok fazla insanı izlemek zorunda olduğu için, bu tür değişiklikler önemsiz olarak kabul ediliyor.” dedi.

154 birkaç saniye düşündükten sonra ekledi: “En azından kendisine gerçek bir tehdit oluşturana kadar ona hiç dikkat etmeyecektir.”

922 monoton bir şekilde, “O zaman süper. Bir isyan planlıyoruz, kesinlikle onu tehdit eden bir şey yok.”

154: “…….”

Qin Jiu, You Huo küpesiyle oynamak için uzandığında güldü. Yüzündeki sakinlikten, planlarına devam etmek için bir istek belirtisi vardı.

Konuşurken koridorun ucundan hafif konuşma sesleri geliyordu.

“Endişelenme Xiao Shu, en azından şimdilik çok fazla sorun yok.” Chu Yue’nin sesiydi.

“Tamam… Tamam, önce onlara söyleyeceğim.” Cevap veren Shu Xue’ydi.

You Huo bir an dinledi. Yan kapıya doğru gittiklerini duyunca uzanıp kapıyı açtı.

“Ne oldu?” diye sordu.

Shu Xue onu duyduğunda biraz huzursuz oldu ve irkildi. Solgun bir yüzle koridorda donup kaldı.

“Neden buradasın? 203’te kalmıyor musun?” Chu Yue çalmak üzere oldukları kapıyı işaret etti.

“154 ile konuşmaya geldim.” dedi You Huo.

Chu Yue, Shu Xue’yi yanına çekti, “Öyle mi? Biz de sizi arıyorduk, bu yüzden hepinizi bir araya getirme ihtiyacından kurtulduk.”

İkisi odaya girdi. You Huo, Shu Xue’nin durumunu fark etti ve kapıyı onun için kapatmaya yardım etti.

“Ne oldu? İfaden neden bu kadar kötü?” Qin Jiu temiz bir sandalye getirdi, “Sabit bir şekilde bile ayakta duramıyorsun. Önce otur sonra konuş.”

Shu Xue elini salladı. Biraz gergin görünüyordu. Bunu görmeye dayanamayan Chu Yue onu sandalyeye itti, “Endişelenme, duydun mu beni? Odada kimlerin olduğuna bak. Hiçbir şey onları şaşırtmayacak. Ayrıca–“

Düşünceli bir şekilde mırıldandı, “İlla kötü bir şey olmayabilir.”

Shu Xue kollarını karnına doladı ve etrafına baktı.

Bakışları Qin Jiu’nun üzerinden geçti ve You Huo’nun değişmeyen soğuk ve sakin bakışlarıyla buluştuğunda ifadesi biraz rahatladı.

“Ben…” Shu Xue farkında olmadan parmak eklemlerini sıkıştırmaya başladı ve derin bir nefes aldı, “Bir şey hatırladım.”

Oda özellikle sessiz değildi. 154, kim bilir hangi dolaptan eski bir nemlendirici çıkarmış ve yumuşak bir sesle masanın üzerine koymuştu. Ses çok yüksek değildi ve Shu Xue’yi pek rahatsız etmemiş gibi görünüyordu.

Bir süre etraftaki sesleri dinledikten sonra sakinleşti ve devam etti, “Daha önce size sınava girdiğimde ormanda birinin düşürdüğü bir yeniden sınav kartını aldığımı söylemiştim. O kart sayesinde hayatta kalacak kadar şanslıydım.”

You Huo bir ‘mhn’ sesi çıkardı ve başını Qin Jiu’ya doğru eğdi, “Kartı oraya bırakanın o olduğunu eklemeden edemeyeceğim.”

Shu Xue şaşkına dönmüştü, “Ha?”

Qin Jiu’ya boş boş baktı, “Sen… Sınava bizimle aynı zamanlarda girmedin mi?”

Qin Jiu bakışlarını You Huo’dan çekti ve yanındaki bir masaya yaslandı. Alnını kaşıdı ve “Doğru, ama normalden biraz daha hızlı geçtim.” dedi.

You Huo, “Başlangıçta aynı aşamadaydınız, ancak bu eski aday sınavları çok hızlı geçti. Sen yabancı dil sınavına geldiğinde, o çoktan birkaç ceza turundan daha geçmişti. O kart, sınav merkezini temizlemek için cezalandırıldığında düşürdüğü bir şeydi.” dedi.

Yeniden inceleme kartı kesinlikle bir aday için çok değerli bir eşyaydı. Shu Xue kaybolan eşyanın sahibine rastlamayı beklemiyordu. Yüzü utançtan kıpkırmızı oldu, “Ben…”

“Bunu kasıtlı yapmadın.” You Huo cümlesini bitirmesine yardım etti. Sonra çenesiyle Qin Jiu’yu işaret etti, “O kasıtlı yaptı.”

Shu Xue daha da şaşkındı, “Kasıtlı mı?”

Qin Jiu kısa bir kahkaha attı ve şöyle dedi, “O sırada, yanlışlıkla birçok şeyi düşürdüm. Yeniden sınav, erteleme, muafiyet kartları, kopya kağıtları… Bir sürü şeyi kaybettim.”

Shu Xue: “……”

Yanlışlıkla ile ne demek istiyorsun? Kimse bu ifadeye katılmaz.

Bu genç hanım sonunda o zamanlar amacını anlamıştı. Qin Jiu’ya bir süre baktıktan sonra yumuşak bir şekilde, “Teşekkür ederim.” dedi.

“Ne için? Zaten çok yakınız.” Qin Jiu güldü.

“Yine de söylemeliyim.” Shu Xue içtenlikle cevapladı.

Bu kısa kesintiden sonra Shu Xue’nin durumu önemli ölçüde iyileşmiş ve yüzü biraz renk kazanmıştı.

Rahatça sohbet ediyorlardı ve arada sırada gülüyorlardı. Ortam gerçekten rahattı. Yaklaşan bir savaş varmış gibi görünmüyordu ya da ölüm kalım meselesi içinde değilmiş gibilerdi. Bir daire içinde durup sıradan hayat ve günlük önemsiz şeyler hakkında sohbet eden bir grup arkadaş gibi görünüyorlardı.

Shu Xue tekrar konuştuğunda sesi artık endişeli değildi. “O zamanlar size ne kadar uyuduğumu bilmediğimi söylemiştim. Köylülere göre uzun bir zamandı, belki bir veya iki yıl kadar. Uyandıktan sonra kara dul bana kızını içime koyduğunu söyledi, bu yüzden sınav merkezinin bir parçası olmuştum. O zamanlar detayları hatırlayamıyordum ama şimdi hatırlıyorum.” dedi.

You Huo ona baktı.

“Kara dulun hangi büyüyü kullandığını, bana ne yaptığını veya sözde kızının neye benzediğini görmedim. Sadece bir satırı hatırlıyorum. Gözlerimi açtığım anda kara dul bir şey söylemişti.” Shu Xue’nin elleri tekrar sıkıldı, “Büyünün başarılı olduğunu ve beni dirilttiğini söyledi. Kızının yerini alacaktım ve sonsuza dek onun yanında sıkışıp kalacaktım, ama…”

Shu Xue herkese baktı, “Ben oradan ayrıldım.”

Herkes şaşkına dönmüştü. Bir an için kimse ne söylemeye çalıştığını anlamadı.

Ama bu sadece birkaç saniye sürdü. Çok geçmeden herkesin ifadesi değişmeye başladı.

Shu Xue artık onların anladığını görebiliyordu.

“Bir NPC’nin ait olması gereken sınav merkezinden ayrılıp ayrılamayacağını bilmek istiyorum.” Shu Xue dudağını ısırdı, “Kara dulun böyle bir şey söylemesi, muhtemelen şu anlama geliyordu… Sınavdan biri olmuştum, onun yanına bağlı biri, onu terk edemeyen biri. Herhangi bir istisna olup olmadığını bilmek istiyorum.”

154 yavaşça başını salladı, “Yok.”

Shu Xue biraz şoktaydı. Birkaç saniye sonra hafifçe başını salladı, “Biliyordum. Anlamalıydım. Ayrılmamalıydım… O sözleri hatırladığımda, sürekli bunu düşünüyordum. Sadece iki açıklama olabilir–“

“Ya bir adayım ama kimliğim özel, bu yüzden NPC’ler arasında özel bir durumum var. Ama o sınavları gördükten sonra, bazen beni yaşayan bir insan olarak bile görmediklerini söyleyebilirsiniz. Aslında, artık bir sınava tabi tutulduğumu bile düşünmüyorum.”

“Ya da… Büyü tamamen başarılı olmadı. Eğer durum buysa, ben neyim? Ve karnımdaki ne?”

Bunu söylediktem sonra sessizleşti. Oda bir süre suskun kaldı, geriye sadece nemlendiricinin kokusu kalmıştı.

Chu Yue omzunu sıvazladı ve şöyle dedi, “Bütün gün odasında bunun için endişeleniyordu. Ne kadar çok düşünürse, o kadar çok endişelendi.”

Shu Xue, “Bunca zamandır etrafımdaki herkesi takip ediyordum ve ayrıca birçok şey bildiğimi sanıyordum ama şimdi ne olduğumu bile bilmiyorum. Ya… ya benimle ilgili bir sorun varsa? Ne yapacağız?” dedi.

Bu genç hanım paniklediğinde, sözleri karmakarışık bir hal alıyordu. Ancak You Huo, onun ne söylemeye çalıştığını hâlâ anlayabiliyordu.

NPC’ler sınav merkezlerine bağlıyken, adaylar kurallara bağlıdır. Her zaman ikisinin birleşimi olduğunu düşünmüştü, ancak ikisine de bağlı değildi. Sınav merkezleri arasında istediği kişiyi takip ederek serbestçe mekik dokuyordu…

Ne bir adaya benziyordu ne de bir NPC’ye.

Çok ilginçti.

Sonuç olarak, böyle bir şeyi yapabilecek tek kişi muhtemelen sistem olabilirdi. Shu Xue’nin yaşadığı şey bir NPC tarafından yapılan basit bir büyü değildi, sistemle ilgili bir şeydi.

Shu Xue bu yüzden paniklemişti. Sistemi bilmeden karıştırmış olabileceğinden ve You Huo ve diğerleri için sorun yaratabileceğinden korkuyordu.

“Neden sizi takip etmeyi bırakmıyorum?” Shu Xue aniden kararını verdi, “Kendi başıma daha iyiyim. Yapmaya çalıştığınız şey çok önemli ve ben etraftayken, size tehlike getirebilir.”

Qin Jiu, “Ya yine başarısız olursak?” diye sordu.

Shu Xue, “Sistemde geri dönmenizi bekleyeceğim.” dedi.

“Ya sadece yarı başarılı olursak ve başkalarını kurtarmadan sadece kendimizi kurtarabilirsek?”

Shu Xue, “Sorun değil. Canlı çıkabilmeniz yeterince iyi.” dedi.

Qin Jiu bir süre ona baktıktan sonra You Huo’ya döndü, “Saçma sapan konuşma. Bunun sorun yaratacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Aksine, aslında bir hazine olabilir.”

Shu Xue şaşırmıştı.

Chu Yue de aynı fikirdeydi, “Değil mi? Sen de benim gibi mi düşünüyorsun? Acaba o olabilir mi diye merak ediyordum.”

Shu Xue şaşkınlıkla sordu, “Neyden bahsediyorsun?”

“Konuştuğumuz düzeltme programını hatırlıyor musun?” You Huo açıkladı, “O şey çok zamanımı aldı ve başlangıçta yedek bir plan olarak ayrılmıştı, ancak aniden kayboldu. Sana uygulanan şey muhtemelen bununla ilgili olabilir.”

Shu Xue: “Gerçekten mi? Böyle bir tesadüf olabilir mi?”

You Huo, “Tesadüf değil. Bu program başlangıçta böyle bir tasarıma sahipti, tıpkı 154’ün bizi her zaman gözetleyebilmesi gibi.”

“Ama…” Shu Xue hâlâ biraz tereddütlüydü.

Chu Yue ona güvence verdi, “Sana ne dedim? Eğer sistem gerçekten bir şey yaptıysa, şimdiye kadar hiçbir şey nasıl olmadı? Endişelenme.”

You Huo, 154’ü işaret etti, “Haklı olup olmadığımızı o kontrol ettikten sonra anlayacağız.”

Sistemin birçok kısıtlaması altında, kontrol etmek oldukça zahmetliydi. Biraz zaman aldı ama sonunda bir bulguya ulaştılar.

“Biliyordum. Daha önce seni başka bir sınav merkezine transfer etmek istediğimde iki tane müdahale edici madde bulunmuştu. Patron ve Patron Chu’daki uyarı cihazları olduğunu düşünmüştüm ama şimdi bu daha mantıklı geliyor. You Huo’nun küpesi ve Shu Xue’nin karnındaki programdı.”

“Gerçekten bu düzeltme programı mı?!”

Shu Xue artık endişeli hissetmiyordu.

Bu genç hanımın tepkisi herkesin kalbini yumuşattı. Kendini hiç de normal bir insan olarak görmüyordu. İçinde bir şeyler olmasına rağmen tepkisi korku değil mutluluktu.

154, “Evet, kendini düzelten program. Muhtemelen kendini korumak ve sistem tarafından bulunmamak için bir bebek NPC’siyle bütünleşmişti. Ama kötü haberler var.” dedi.

You Huo kaşlarını çattı, “Nedir?”

154, “Bebek NPC’si de sonuçta bir NPC. Program o kadar uzun süredir onunla bütünleşmiş ki kendisi de etkilenmiş. Az önce kontrol ettiğimde ondan herhangi bir yanıt alamadım. Arızalı olduğundan ve artık normal şekilde çalışamadığından şüpheleniyorum.” dedi.