Lick Me Up If You Can [Novel] 1. Kitap 87. Bölüm

Çevirmen: Ashily

---

***87. Kısım***

“Hiiyh!”

Korkuyla nefesi kesilen Koi’yi gören Ashley, hiçbir şey olmamış gibi sordu.

“Ne oldu?”

“Şey, umm…”

Koi, ‘Başka bir yerde yıkanmayacak mısın?’ diyecek gibi oldu ama bunu söyleyemeden önce Ashley içeri girdi. 

Koi panikleyip ağzını açtı ama kelimeleri bir araya getiremedi. “A-Ash, şey, bu, yani, bu…”

O kekelerken Ashley aniden sordu. “Su çok soğuk, üşümüyor musun?”

Ellerini öne uzatıp çırpınan Koi, beklenmedik soruyla duraksadı. Ashley soğuk suyun altına girip, musluğa uzandı. “Bir saniye bekle.”

“Hii!”

Koi tekrar irkildi ama Ashley, onun bedenine zerre ilgi göstermeden yanındaki musluğu tutup hızla çevirdi. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın dönmeyen musluk, Ashley’nin hafifçe çevirmesiyle hemen dönünce Koi, gözlerini şaşkınlıkla açtı. Bir şekilde ihanete uğramış gibi hissetti. Sinir bozucu musluğa bakarken, Ashley ona seslendi.

“Koi.”

“Efendim?”

İstemsizce başını kaldıran Koi, Ashley ile göz göze geldi. Ashley kollarını Koi’nin başının iki yanına yerleştirerek duvara dayadı. Koi köşeye sıkışmıştı. Önünde Ashley’nin iri bedeni, arkasında duvar, iki yanında ise Ashley’nin kolları vardı. Her nasılsa, bu geniş duş kabini birdenbire daralmış gibi geliyordu. Gözlerini kırpamıyordu. Koi, sanki büyülenmiş gibi Ashley’e baktı.

Başının üzerinde duşun ışıkları parlıyordu. Sırtı ışığa dönük durduğu için yüzü gölgelerle kaplıydı. Islak saçlarından su damlacıkları süzülüyordu. Koi, istemsizce yutkundu. Nedense göğsünün sıkıştığını ve parmak uçlarının karıncalandığını hissetti.

Sonrasında Ashley fısıldadı. “Koi.”

Sesini duyar duymaz Koi, sırtından aşağıya doğru bir ürperti indiğini hissetti. Yüzü aniden kızardı ve telaşla gözlerini kaçırdı. O anda beklenmedik derecede devasa bir şey görüş alanına girdi.

“Aaaah!”

Koi’nin korkuyla attığı çığlık, boş duşta yankılandı. Yankılanan ses Ashley’nin kaşlarını çatmasına neden oldu. Ne olduğunu anlamak için aşağıya bakan Ashley, çok geçmeden çığlığın sebebini anladı. Koi’nin kocaman açılmış gözleri, Ashley’nin kasıklarına kilitlenmişti.

‘Ah, bu muydu?’

Aleti buz hokeyi takımındaki çocuklar arasında en büyüğüydü ve Ashley, onlarla birlikte duş aldığında sürekli “Her şeyi olan herif.” ya da “Seni çılgın piç.” gibi sözlerle karşılaşırdı. Aslında pek umursamazdı ama Koi’nin bu tepkisi onu biraz utandırdı. Penis boyuna güvenmek çok çocukça bir şeydi. Hiçbir şeyi olmasaydı bu kadar kendine güvenip güvenmeyeceğini merak ediyordu ama Koi’nin tepkisini de merak ediyordu. Ne de olsa en önemli şey onun beğenmesiydi. ‘Er ya da geç ikiniz çok yakın arkadaş olacaksınız.’

Koi’nin heyecanla onunkini yalayacağını hayal edince, Ashley daha fazla dayanamayarak konuştu.

“Koi, ne düşünüyorsun?”

“Acaba o da benimle aynı şeyi mi düşünüyor?”

‘Eğer öyleyse, belki Koi’ye burada sahip olurum.  Hayır, prezervatifim yok. Bugün o kadar ileri gideceğimizi düşünmemiştim.’

“Aptal, neden düşünmedin ki? İtiraf etmek istiyorsan, bunu da planlamalıydın.”

‘Hayır, Koi korkar. Yavaş yavaş ilerlemeliyim.’

“Salak mısın sen? Arka taraftan yavaş yavaş ilerleyebilirsin!”

‘Ah, bu neden daha önce aklıma gelmedi?’

“Şimdi yap, hemen! Arkadan başla!”

‘Evet, hadi yapalım.’

O ana kadar düşüncelere dalmış olan Ashley, Koi’nin konuşmaya başladığını fark edince kendine geldi ve gözlerini kırpıştırdı. “Ben…”

Koi sersemlemiş bir ifadeyle konuşmaya devam etti. “Bunu daha önce bir fotoğrafta görmüştüm.”

İçten içe beklenti içinde olan Ashley, kaşlarını çattı. ‘Neden bahsediyorsun?’

“Hiç çıplak fotoğrafım olmadı ki?”

‘Acaba oldu mu? Hangi deli yaptı bunu?’ Diye düşünürken, Koi ciddi bir ifadeyle devam etti.

“Filler de buna benzer bir şey taşıyor.”

Bir an için Ashley’nin dili tutuldu. İkisi arasında sadece duştan akan suyun sesi yankılanıyordu.

Ashley bir süre sonra konuştu. Sesi hoşnutsuzlukla doluydu. “Koi, ben insanım.”

Ancak Koi aynı fikirde değildi. “Bu, bir insana ait olamaz.”

Ciddi bir yüz ifadesiyle Ashley’nin “penisine” bakıyordu. Ashley şaşkına dönmüştü ve ne diyeceğini bilemiyordu. Aklına türlü erotik hayaller gelmişti ama fil mi? Koi, onu bir hayvan gibi görüyordu. Bir çözüm bulması gerekiyordu. Bu durumda bırakın arka tarafı, yavaş yavaş ilerlemesi bile zor olacaktı.

Ashley sabırla ona seslendi. “Koi.”

Koi dinliyormuş gibi başını salladı ama gözleri hala bir noktaya sabitlenmişti. Sevgilisi penisine yakıcı gözlerle bakan kim olsa heyecanlanırdı ama bu, o durumlardan biri değildi. Aksine, Ashley, yarı kalkmış olan şeyin söneceğinden endişeleniyordu. Koi’nin fikrini değiştirmesi gerekiyordu. Tekrar ağzını açtı.

“Koi, bu bir filinki değil.”

Koi sanki Ashley’nin sesini hiç duymamış gibi konuştu. “Belgeselde yer alan tüm hayvanların cinsel organlarının CGI ile silindiğini söylüyorlar.”

Onun kendi kendine konuştuğunu ve anlamış gibi başını salladığını gören Ashley derin bir nefes alıp verdi. “Koi, beni dinle.”

‘Bu çok kötü. Bu şekilde birbirimize yakınlaşmak bir yana, çıkmaya başlar başlamaz ayrılacağız gibi görünüyor. Bu lanet şey, neden bu kadar büyük!’ Ashley içinden kendi penisine küfretti.

“Koi, iyi bak. Bu bir filinki değil.”

Ashley Koi’yi ikna etmeye çalıştı ama sadece aynı şeyi tekrarlamıştı. Koi şüpheli bakışlarla onu süzdü. ‘O zaman bu devasa şey de ne?’ der gibiydi.

“Bu, yani, bu şey…”

Alışılmadık bir şekilde kekeleyen Ashley, bir cevap bulmak için beynini zorladı. O anda, aklına kurtarıcı gibi bir şey geldi ve hemen söyledi.

“Bu bir anakonda.”

Koi kaşlarını çattı. “…Anakonda mı?”

“Evet.”

Hiç inanmamış gibi görünen Koi’yi ikna etmeye çalışan Ashley, aklına gelen her şeyi söylemeye başladı.

“Bir düşün, filin o şeyi böyle dik durmaz. Bu başını kaldırıyor, değil mi? Bu anakonda.”

“Ah…”

‘Bir düşününce, gerçekten de öyle.’

Kim duysa saçma bulurdu ama Koi ikna olmuştu. Ne de olsa, sözlerinde hiçbir açık yoktu. Yine de anakonda ile filin cinsel organı arasındaki fark neydi merak etti.

Öte yandan, Ashley’nin düşünceleri tamamen bambaşkaydı.

‘Çok büyük bir fark var.’

‘Öncelikle, penisimin filinkiyle kıyaslanması hoşuma gitmedi.’ Ne olursa olsun, Ashley Miller bir insandı. İkinci olarak, kendi penisiyle filin penisini karşılaştırmaktansa, penisini bir anakondaya benzetmek daha iyiydi.  ‘En azından anakonda, penisin kendisi değil.’ Son olarak, üçüncüsü.

“Fillerin şeyinden çok daha küçük, değil mi?”

Ashley çaresizce Koi’yi ikna etmeye çalıştı. Koi’nin zihninden büyük olduğu düşüncesini silmesi gerekiyordu. Eğer “Bu fili içine sokmak istiyorum.” derse, Koi gerçekten de uzayın derinliklerine kadar kaçardı.

‘Tabii, kaçmadan önce onu hapsederdim.’

Koi bir süre sessiz kaldı. Az önceki sözlerini düşünüp tarttığını fark eden Ashley, sustu. Sebepsiz yere daha fazla konuşarak her şeyi mahvetmek istemiyordu. Gerekirse Koi’yi bayıltıp arabaya taşıyıp, doğrudan kilitleyecekti…

“Öyle mi?” Koi aniden konuşup başını salladı. “Sanırım filinkinden daha küçük.”

“Değil mi?”

Ashley içten içe rahatlayarak gülümsedi. Başarmıştı. ‘Bir sonraki adımda mirket boyutuna indirgeyebilirsem, belki zaman içine alabilir,’ diye düşündü.

‘Hipnoz yapmayı öğrenmek daha hızlı olur.’

Ashley ilk defa kendini bu kadar çaresiz hissetti. Ayrıca Koi, hapsedilmekten kıl payı kurtulmaya devam ediyordu. ‘Şanslı mı, yoksa ben mi fazla hoşgörülüyüm?’

Kaşlarını çatmışken, Koi konuştu. “Şey, bizim bir an önce yıkanmamız gerekmiyor mu? Fazla oyalandık…”

Konu değiştiği için Ashley de rahatladı. Hemen duvardan ellerini çekerek konuştu. “Tamam, öyle yapalım.”

Derin bir nefes alan Koi, içten içe rahatladı. ‘Şimdi Ashley arkasını dönüp gidecek,’ diye düşündü.

Ama yanılmıştı.Ashley hemen duvardaki raftan sabunu aldı.

“Hadi, Koi.” Sabunu köpürterek konuştu. “Buraya gel.”

************************************************************************************************

Herkese selam ♥

Bu Koi ve Ash’in fil muhabbetine bir ömür sınırsız gülebilirim. Ve anakonda olayı kitap bittikten sonra bile unutmadığım şeylerin başında yer alıyor ksksksksk -Ashily