Global University Entrance Examination [Novel] Bölüm 146: Yeniden Buluşma

Çevirmen: Ari

---

Bölüm 146: Yeniden Buluşma

Sistemle başa çıkma konusunda Gözetmen A’nın bir planı vardı. Qin Jiu bunu biliyordu.

Gözetmen A’nın kendisini doğal olarak plana dahil edeceğini düşünmüştü ama inancının aksine öyle olmadı.

Gözetmen A çok uzun bir süre planından hiç bahsetmedi. Sanki ona göre, Qin Jiu’nun aynı hedeflere sahip biri olduğundan ve muhaliflerin tarafında durmadığından emin olduğu sürece, bu tek başına yeterliydi.

Birbirlerine karşı ilişkileri en yakın düzeydeydi, en mahrem şeyleri birlikte yapıyorlardı, aynı hedefleri vardı ve birbirlerine yardım ediyorlardı, ama yine de iki farklı yolda yürüyorlardı.

Bu yalnız bir kurdun doğasıydı. Qin Jiu bunu herkesten daha iyi biliyordu.

Zaten kendisinin bunun en iyi örneği olduğunu düşünüyordu ama kendisinden daha yalnız bir kurt olacağını tahmin etmiyordu– Gözetmen A yalnız değildi, aynı zamanda içinde başka bir şey daha vardı…

İlk başta Qin Jiu bunun ne olduğunu bilmiyordu. Sistemin gerçek kökenini ve Gözetmen A’yı öğrenene kadar bu böyle devam etti.

Bir zamanlar sistem tarafından kullanılan o güzel gözleri tekrar gördüğünde, aniden anladı. Bu, zamanla edindiği bir alışkanlıktı; kendini kapatmanın özel bir yoluydu.

Diğerleri için kendilerini kapatmak kendilerini korumanın bir yoluydu ama Gözetmen A farklıydı. Başkalarını koruyordu.

Her zaman tehlikeli bölgelerin etrafına bir daire çizerdi ve alışkanlık olarak kendisi dairenin ortasına oturur ve herkesi zorla o daireden dışarı iterdi. Bu tıpkı Qin Jiu’yu sınavı geçtikten sonra sistemden ayrılmaya ve geri dönmemeye ikna etmeye çalışması gibiydi.

Bunu yapmak için Gözetmen A kasıtlı olarak bir sürü acımasız söz söyledi ve Qin Jiu da bir sürü aşağılık şey söyledi.

Hatta en mahrem anlarda bile karşı tarafın gardını düşürmesini sağlamaya çalışırdı.

Karşısındakinin omuzlarının, boynunun ve göğsünün hafifçe kızardığını, alnının ellerinin arkasına bastırıldığını ve konuşmayı kesinlikle reddettiğini gördüğünde, gizlice kendi kendine gerçekten bir piç olduğunu söylerdi.

Bazen Gözetmen A, yarı kapalı gözlerle ve ağır nefes alarak sabırsızlıkla ona bakıyordu.

Eğer bedenleri birbirine dolanmış olmasaydı, Qin Jiu bir sonraki saniyede soğuk bir şekilde homurdanacağını bile düşünürdü. Ne yazık ki, pozisyonları bunun etkisini büyük ölçüde azaltıyordu.

Bu yüzden sık sık Qin Jiu’ya bir süre bakar ve kısık bir sesle, “Şu anda gizli bir ajan gibi davranıyorsun.” derdi.

Qin Jiu her zaman onunla dalga geçerdi, “Bu sefer başarabilir miyim, Büyük Gözetmen?”

Ve o da şöyle derdi: “Hayır.”

Bu olumsuz cevap bir süre devam etti. Aslında o kadar uzun değildi ama Qin Jiu için uzun zaman geçmiş gibi hissettirdi. Daha sonra geriye dönüp düşündüğünde, bu şekilde düşünmesinin sebebinin birlikte yalnız kalma fırsatlarının çok az olması olduğunu fark etti.

Tekrar tekrar sınavlardan geçti.

Sayılar biriktikçe, Qin Jiu Gözetmen A’nın bazen gardını düşürdüğünü, en içteki duygularını açığa çıkardığını hissedebiliyordu. Bu, isteksizlik ve yumuşamayı temsil etmeliydi. Ancak bir sonraki anda, yine soğuk ve sert olacaktı.

Ama sonunda Qin Jiu başardı.

Sınav sonucu açıklandığı bir gün Gözetmen Z, yani Chu Yue de oradaydı.

Zamanın çoğunda, ikisi dinlerken o konuşuyordu. A bir şey eklemek için konuştuğunda, Qin Jiu her zaman merakla ona bakardı. Onu yukarıdan aşağıya süzerken, bakışları biraz fazla hevesli görünüyordu.

Daha sonra bir gün, Qin Jiu’ya ona böyle bakmasının hiç nazik olmadığını söyledi, Qin Jiu gerçekten şaşırdı ve meraklandı. O zamana kadar, A’nın her şeyi, gerçek kimliğini, öğrenmek için birini getireceği bir gün olacağını hiç düşünmemişti.

Dedi ki: Benim için de, onun için de burası en yasak yer.

***

İki baş gözetmen bunu çok uzun zamandır planlıyordu. O zamanki koşullar altında en iyi plan buydu– Olaya karışan kişiler en az sayıda kişiyle sınırlandırılmıştı, böylece zayiatların kapsamı en aza indirilebilirdi.

“Bu plan aslında tek bir şeyi içeriyor ve o da ana kontrol yetkisi.” Chu Yue o zaman şöyle açıkladı, “Ana kontrol yetkisi temelde tüm sistemi kontrol etme yetkisidir. Genellikle A ve benim en yüksek yetkilere sahip olduğumuzu söyleriz ama bu sadece diğerlerine göredir. Gerçekten en yüksek yetkiye sahip olan kişi ana kontrol yetkisine sahip olan kişidir. Açıkça söylemek gerekirse, eğer buna sahipsen tüm sistemi kontrol edebilirsin ama bu aynı zamanda istediğin her şeyi yapabileceğin anlamına da gelmez.”

“Peki bu yetki kimde?” Qin Jiu, “Bana sistemin kendisi olduğunu söyleme. Başka bir şey olmalı.” dedi.

“Çok iyi.” Chu Yue ona başparmağını kaldırdı.

“Normal şartlar altında, bu ana kontrol yetkisi sistemin kendisi tarafından ele geçirilmiştir. Bu inkar edilemez. Ancak tasarımcının orijinal niyeti kötü niyetlerle dolu olmadığı sürece, bir acil durum planı mevcut olmalıdır. Biz de böyle düşündük ve bu yönde araştırma yaptık.”

Sistem kontrolden çıktıktan sonra, bununla ilgili bilgileri çok ‘zekice’ gizlemişti ama kurallara bağlı kaldığı sürece, bunları ortaya çıkarmanın her zaman bir yolu olacaktı.

“Kaç tane acil durum planı buldun?” diye sordu Qin Jiu.

“İki.” dedi A. “Biri acil durum modu, diğeri ise dondurulmuş mod. İkisi şu sırayla işleniyor:”

“Sistemin ana kontrol merkezi %70 işlev bozukluğu durumuna ulaşırsa, acil durum moduna girer. Bu modda, sistem en yüksek seviyede iç onarıma tabi tutulur ve ana kontrol yetkisi ‘acil durum kontrol ünitesine’ aktarılır.”

“‘Acil kontrol ünitesi’ durduramazsa, sistemin ana kontrol merkezi sorun yaşamaya devam ederse ve sonunda %100 işlevsiz duruma gelirse, sistem donma moduna geçecek ve ana kontrol yetkisi baş gözetmene devredilecek.”

Otomatik mod çalışmazsa yarı otomatiğe geçmek, o da çalışmazsa manuel moda geçmek gibiydi.

Chu Yue şöyle dedi: “Baş gözetmen şu anda A ve benim, bu yüzden çok az kişi buna dahil. Sadece kendimizi belli etmediğimizden emin olmamız gerekiyor.”

Qin Jiu sordu, “Peki ikinizden önceki acil durum kontrol ünitesi nedir?”

“Bunu bilmiyoruz. Daha önce tetiklenmedi.” Chu Yue, “Kurallarda, o şeye S takımı deniyor. Acil durumlar için bir takım gibi geliyor ama personel nereden gelecek? Bunu daha önce birçok kez tartıştık ve bu S takımının sistemin acil durum prosedürünün bir parçası olarak ürettiği bir şeye atıfta bulunabileceğini düşünüyoruz.” dedi.

Qin Jiu bunu düşündü ve mantıklı olduğunu hissetti.

Bu sıralamaya göre, S takımının teorik olarak Gözetmen A ve Z’den daha yüksek bir yetkisi olması gerekiyordu, ancak onlar zaten gözetmenlerin en yükseğiydiler. Onlardan daha yüksek bir yetkiye sahip olacak tek kişi, sadece sistemin kendisi olabilirdi.

“Ve bu yüzden, planımız aslında çok basit. Sistemin tüm çekirdeğini mümkün olan en kısa sürede işlevsiz hâle getirmek için uygun bir zaman beklemek, ana kontrol otoritesini almak ve sonsuza dek kapanmasını emretmeden önce herkesi dışarı çıkarmasını emretmek.

Qin Jiu sordu: “Uygun vakit ne zaman?”

Gözetmen A şöyle dedi: “Sistemin uyanıklığı azaldığında ve B Planı tamamlandığında.”

Chu Yue güldü ve şöyle dedi: “Dikkatten bahsetmişken, büyük bir katkıda bulunan olarak kabul edilebilirsin.”

Qin Jiu kaşını kaldırdı: “Öyle mi?”

Chu Yue Gözetmen A’yı işaret etti, “O ve ben çok daha fazla kısıtlamaya tabi tutuluyoruz çünkü sistemin tarafındaymış gibi görünmeye devam etmemiz gerekiyor, böylece donma duruma ulaşması durumunda ana kontrol yetkisini alma yetkimizi geri almayacak. Bunu yapmak için uygun şekilde davranmalı ve sistemi kızdırmaktan kaçınmalıyız. Temel olarak kendimizi kısıtlamalıyız ve genel süreç bu yüzden yavaş.”

“Ama sen farklısın. Sisteme girdikten sonra sistemin kaç tane onarım uygulamaya zorlandığını biliyor musun?” Chu Yue övünerek söyledi, “Ah, muhtemelen bilmiyorsundur. Ana kontrol merkezine girme şansın olduğunda, kontrol etmelisin. Neyse, sadece görmek bile beni iyi hissettiriyor. Çok sayıda sistem açığı vardı ve hepsi aceleyle kapatılmıştı, bu yüzden kaçınılmaz olarak mantığında çelişkiler meydana geldi ve giderek daha fazla hata hem yüzeysel hem de gizli bir şekilde ortaya çıktı. Bu hatalar sistemin uyanıklığını düşürdü. Eğer işlev bozukluğu %70’in altındaysa, sistem kendini düzeltmeye çalışacaktır. Bu isyanın başarılı olma şansının daha yüksek olması için %75’e düşmesini beklemeyi planlıyoruz. B planına gelince–“

Bu planda bir sorun olusa ve düzgün bir şekilde ele alınmazsa, can kayıpları olabilirdi. Can kaybının kapsamı büyükse, feci sonuçlar doğabilirdi. Çok fazla insanın hayatını riske atamazlardı, bu yüzden bir başka bir plan düşündüler.

Gözetmen A şunları söyledi: “Kendi kendini düzelten bir program yapmaya çalışıyorum. Biraz zaman alabilir.”

“Bu süre zarfında, sistem uyanıklığını düşürmeye devam etmenize yardımcı olacağım.” dedi Qin Jiu.

Ancak bu plan yarıda kaldı.

Gözetmen A aniden sistemden Aday Qin Jiu ile aşırı yakın bir ilişkisi olduğunu belirten kırmızı bir uyarı aldı.

Qin Jiu yapabileceği telafi sınavı sayısının sınırına ulaşmıştı ve doğrudan sistemden gönderildi.

Bu sonuç Qin Jiu’nun beklemediği bir şey değildi. Bundan önce, gizlice Gözetmen Z’ye yaklaşmış ve ondan kendisine bir iyilik yapmasını istemişti– Eğer sistemden gönderilirse, ona bir gözetmen pozisyonu atamasını.

Kesinlikle geri gelecekti.

Sistemden gönderildiği sırada Qin Jiu aniden bir şeyi hatırladı–

Sistem nihayet devrilip, güvenli bir şekilde normal hayatlarına döndüklerinde, Gözetmen A’nın gözlerini dikkatlice kontrol edecek iyi bir doktor bulmalıydı.

Sistemle ilgili bir şey öğrenmek için değil, sadece sonucu öğrenmek için.

Böylece Büyük Gözetmeni tamamen rahatlayabilecek ve artık gözlerini aşağı indirmesine gerek kalmayacaktı.

***

Sistemden ayrıldığında yaz yeni bitmişti, sonbaharın başlangıcıydı.

İlk birkaç gün muhtemelen koma halindeydi. Uyandığında kendini bir hastanede buldu.

Orduyla ilişkili bir hastaneydi ve oda saf beyazın ve seyrekçe yer edinen ordu yeşilinin bir karışımıydı. Uzun süre şaşkınlıkla beyaz ve ordu yeşili renkler arasındaki sınıra baktı, ta ki bir hemşire gelip “Neye bakıyorsun?” diye sorana kadar.

Gözlerini kıstı ve bir süre sessiz kaldıktan sonra, “Önemli değil,” dedi.

Ancak iki renk bir araya gelince gözleri ister istemez kamaşıyordu.

Trans halindeki hemşireye sordu: “Buradaki göz doktoru–“

Birdenbire sustu. Sözlerinin ortasında, ne sormak istediğini hatırlayamadı.

***

O dönemdeki olaylar aslında her şeyden daha bulanıktı.

Qin Jiu çok kez gerçekten gerçekliğe dönüp dönmediğini veya hâlâ sistemin içinde bir köşede sıkışmış olup olmadığını merak etti.

Orada fazla kalmadı.

Bir sabah tekrar sisteme çekildi. Bu sefer Gözetmen ismiyle.

Meslektaşlarından A ve Z’nin en yüksek yetkiye sahip olduğunu ve baş gözetmen olarak adlandırıldıklarını duydu. Diğerleri güçlerine göre sıralanıyorlardı ancak tek harflerin hepsi kullanıldığından, geri kalanların harf kombinasyonları kullanması gerekiyordu. Onun kod adı ise Gin’di.

O öğleden sonra eski ve yeni gözetmenler bir toplantıya çağrıldı.

Meslektaşının bahsettiği Gözetmen A ile konferans odasının dışında karşılaştı.

Ordu yeşili pantolonla sade beyaz bir gömlek giymişti ve yanındaki Gözetmen Z ile konuşuyordu. Çoğunlukla konuşan Gözetmen Z’ydi. A nadiren konuşuyor ve sadece ara sıra başını sallıyordu.

Başkalarının konuşmasını dinlerken gözlerini her zaman hafifçe aşağıda tutuyordu.

Sonbaharın ilk güneşi camdan içeri sızıyor, yüzüne ışık ve gölge düşürüyordu.

Gözleri açıkça gölgelerde saklıydı, ancak Qin Jiu o anda gözlerinin o gölgelerin ötesindeki berraklığını görebildiğini hissetti.

Gözetmen A birkaç adım ötede durdu ve ona doğru baktı.

Qin Jiu, bir sebepten dolayı sordu, “Seninle daha önce tanışmış mıydık?”

Gözetmen A konuşmadı.

Garip bir şekilde çok sakin görünüyordu ama nedense bir an için sanki çok üzgünmüş gibi bir his oluştu.

Birkaç saniye sonra Gözetmen A bakışlarını geri çekti: “Hayır.”